'Fırtınaların acımasızlığına direnen ve ayakta kalmaya çalışan yiğitler'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Aralık 21 2017
''Her şeye rağmen gönül verdikleri yüce hakikatlar uğuruna, Allah’ın rızasına kilitlenip, adanmışlık ruhunun ihlası ile dünyaya ve bütün maddî menfaatlere meydan okuyan, bunun için de her türlü mahrumiyet, mazlumiyet ve mağduriyetlere katlanmayı göze alan yiğitlere ne demeli? Bunlar da meleklerin imrendiği, Cenab-ı Hakkın rızasına kilitliler değil mi?''
'Fırtınaların acımasızlığına direnen ve ayakta kalmaya çalışan yiğitler'
Safvet Senih / samanyoluhaber.com

Sular bulanmadan durulmaz… Kâinatta bir mücadele var. Kulak hırsızı şeytanların gaybdan haber çalma gayretlerine karşı onları meteorlarla taşlayan melekler var. Vücuttaki virüslerle çarpışan akyuvarlar mevcut… Kış ile savaşan kardelenler ve arkadan baharlar var. Süreçlerin fırtınalarının acımasızlığına direnen ve ayakta kalmaya çalışan yiğitler de elbette olacaktır.

Muhammed Fethullah Gülen Hocaefendi, “Geçiş Dönemleri Ve Kaoslar” başlıklı yazısında seneler önce şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: “Milletlerin hayatındaki her değişme ve yenilenmede, bir kısım tipi-boranla beraber BAHAR  ESİNTİLERİ, ölüm ve inkıraz gürültüleriyle beraber DİRİLİŞ NÂRÂLARI, bedbinlik ve karamsarlık hırıltılarıyla beraber ÜMİT  ÇIĞLIKLARI…  En uğursuz çehrelerin yanında EN TEMİZ SÎMÂLAR, en pes hislerin yanında EN ULVÎ HEYECANLAR,  en derme-çatma düşüncelerin yanında EN MUKADDES MEFKÛRELER hep içice olmuş ve beraber bulunmuştur.

“Şayet herhangi bir toplumu, insan bünyesine benzetecek olursak, hastalık yapan virüs ve mikroplarla, kanın her parçasında mevzilenmiş tamirci ve koruyucu unsurların kıyasıya mücadele ve muharebesi ve tabiî bu esnada hastanın hülya ve hezeyanları ne ise, toplumların var olma ve dirilme kavgası verdikleri dönemlerdeki kargaşa, anarşi ve ardı arkası kesilmeyen çalkantılar da aynı şeylerdir. 

“Denebilir ki, hemen her geçiş dönemi, âdeta bir kısım acayipliklerin meşheri ve tersliklerin resmi geçidi olarak gelmiş ve kitleleri kendiyle meşgul edip öyle gitmiştir.

“Bu dönemlerde gösterdikleri canlılık ve çıkardıkları seslerle yabancılık soluyanların, davranışları ile başka dünyalara ait yaratıklar oldukları hissini uyaranların, hayatlarındaki bin bir tuhaflıklarla daha çok karnavalları hatırlatanların ve karma karışık bir anlayışın yontup şekillendirdiği muzip çehrelerin, ne olduğu belirsiz bir, ruh hâle

Bu haberler de ilginizi çekebilir