'Gökyüzünü bile 60 metrekare bir alandan görebildiğiniz bir dünya burası...'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Mayıs 11 2017
Cezaevi ortamını gönderdiği mektupla resmeden bir hizmet gönüllüsü, yalın bir dille anlatıyor
'Gökyüzünü bile 60 metrekare bir alandan görebildiğiniz bir dünya burası...'
Hayat sürprizlerle dolu, bazen tatlı bazen de ne yazık ki acı sürprizlerle. Sizleri kısa bir süre için yaşadığınız rahat dünyanızdan başka bir dünyaya götürmek istiyorum. Dışarıdan bakınca içerisi hayal bile edilemeyen başka bir dünya, burası cezaevi…

Gökyüzünü bile 60 metrekare bir alandan görebildiğiniz bir dünya burası. Kafanı kaldırdığında önce sıra sıra dizili dikenli telleri görüyorsun, sonra daracık gökyüzünü. Burada herkes kuşları kıskanıyor biliyor musunuz? Öyle güzel ve özgürce uçuyorlar ki! Avluya dizilip gökyüzünü ve kuşları izliyoruz.

Buradakilerin yarası hiç kapanmıyor, gözyaşları hiç dinmiyor. Herkes kendinden önce geride bıraktığı boynu büküklere ağlıyor burada. Çoğumuz “İfade verip geleceğim.” diyerek ayrıldık eşlerimizden, gözümüzün aydınlığı yavrularımızdan. Hepsini Allah (cc)’a emanet ederek öylece tek başlarına bırakmak zorunda bırakıldık. Sekiz ay oldu. Masumların, mazlumların, çaresizlerin gözyaşlarında kimler boğulur bilemem…

Peygamber Efendimiz (S.A.V) “Müslümanlar bir vücudun organları gibidir.” buyuruyor. Allah (cc) şahit ki o büyük günde “Hayır ya Resulallah senden sonra biz kardeşliği unuttuk, ne dostluk kaldı ne kardeşlik kaldı.” diye haykıracağım.

Karı koca işten atılıp sefalete terk edilmişken, kiralarını ödeyemeyenler sokaklara atılmışken, anneler birkaç haftalık bebeklerinden ayrılıp sütlerini sağıp lavabolara dökerken, bebeğini özleyen anneler bebek sesleriyle uyanıp hıçkırıklarla ağlarken, ses geçirmeyen camların arkasından minicik yavrular “Babacığım pencereni açsan da seni bir kerecik öpebilsem.” derken, gözümün nuru meleğim ziyarete gelirken “Sakın ağlamayın sonra babacığım çok üzülüyor.” diye beraberindekilere yalvarırken hangi kardeşlik diye sormak gerekmiyor mu? Bunca yıl kapılarımızı aşındıran dostlar bize selam bile vermeye korkup, geride bıraktığımız emanetlere yaklaşmaya bile çekinirken neyin kardeşliği?

Bu sınav biz içeridekiler kadar dışa

Bu haberler de ilginizi çekebilir