Halkına zulmeden İran Şahları'nın sonunu biliyor musunuz?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ağustos 10 2017
''Zulme uğrayanın âhından korkmak gerekir. Şafak vakti haksızlığa uğrayanın bedduası geri çevrilmez. Temiz yürekli mazlumun gece karanlığında ellerini Rabbine açmasından sakınmalıdır.”
Meşhur Şeyh Sâdî-i Şirâzî Bostan isimli kitabında çok güzel öğütler veriyor ve diyor ki:

“Ey kendini güçlü ve büyük gören insan! Küçüklere ve zayıflara karşı zâlim olma. Dünya geçicidir. Güçsüzü koru, düşkünü kolla. Bir gün sen de düşersin, kimse el uzatmaz sana. Karşındakini küçümseme, büyük dağlar küçücük taşlardan oluşur. Karıncalar birleşince YIRTICI BİR ARSLANI DİZE GETİRİRLER. İnce bir telin hiçbir gücü yoktur, fakat yüzlercesi bir araya gelince bir tutam ibrişimden sağlam olur. Servet biriktireceğine dost gönüller edin. İnsanları sıkıntıya sürmekten ise hazinenin boş kalması iyidir. Kimsenin işini savsaklama. Bir gün senin de işin düşebilir onlara. Ey güçsüz olan! Sen de zorluğa dayanmaya çalış. Gün gelir sen de güçlü olursun... Zulme uğrayanın kurumuş dudaklarına söyleyin gülsün, bir gün mutlaka zâlimin dişleri sökülecektir.

“Vaktiyle Şam elinde âşıklara aşkı unutturan, hurma ağaçlarının ağzını kurutan, pınarları bitiren bir kıtlık baş gösterdi. Öksüzlerin gözyaşlarından başka su kalmadı ülkede. Gökte, kimsesiz ve yoksul dul kadınların âhı dışında duman kalmadı; insanlar bulutu unuttular... Ağaçları kurudu. Dağlarda yeşil, bahçelerde fidan görünmez oldu. Çekirgeler bostanları, insanlar çekirgeleri yediler. Durum böyleyken bir dostum çıkageldi. Zayıflamıştı. Bir deri bir kemik kalmıştı. Oysa bir zamanlar zengin, şan ve şöhret sahibiydi. Sağlıklı bir insandı. Çok şaşırdım. Sebebini sordum. Dostum kızdı, bağırdı, çağırdı: ‘Nasıl bilmezsin? Biliyorsan niçin soruyorsun Ülkenin üzerine inen bu kâbusu görmüyor musun? Gökten bir damla rahmet inmiyor; yerden göğe inilti yükseliyor.’  

‘Biliyorum’ dedim, dostuma, ‘Kıtlıktan neden korkuyorsunuz ki… Zehir ilaç olmayınca öldürücüdür. Sen mi zarar göreceksin kıtlıktan?  Telaşın boşuna. Başkalarının açlıktan kırılmasından sana ne?’  

Bilginin cahile baktığı gibiydi gözlerindeki ifade. Şöyle dedi dostum: ‘Bir deniz kıyısında durup sevdiklerinin suda

Bu haberler de ilginizi çekebilir