Kutupların kandilleri

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ağustos 1 2019
Samanyoluhaber.com yazarı Harun Tokak 'bir gurbet hikâyesi' yazdı....
Kutupların kandilleri

Kutuhların kandilleri 
HARUN TOKAK 

Yüzyılın en sıcak günlerinden birinde uğradığımız Beyaz Zambaklar ülkesinden gün batımında ayrılıyoruz.
Uçağımız, akşamın alacasında uçsuz bucaksız gökyüzüne doğru kanatlanırken kulağımda hep o sözler uğulduyor:
“Akrabalarımızın, kardeşlerimizin hatta anne ve babalarımızın dışladığı bir dönmede aynı ideali paylaştığımız kardeşlerimizin bizi sahiplenmesi hizmete olan imanımızı tazeledi. Hizmet kardeşliğinin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladık. Dört duvar arasında geçirdiğimiz o sıkıntılı günlerde Rabbim bize genişlik verdi. Lakin dışarı çıkınca düşmanca bakan gözlerden, her daim yüreğimizi yaralayan sözlerden sıkıldık. Ölümü göze alarak kanlı Meriç’i geçtik. Nice macera ve menzillerden sonra Kuzeyin bu soğuk ülkesine geldik. 
“Bu gurbet illerde ne yaparız” derken bizden önce bu diyarları yurt edinen kardeşlerimiz bizi sahiplendi.
Fatoş abla hepimize ablalık yaptı, kol kanat gerdi. Eşim benden sekiz ay sonra gelebildi buralara.
Ülkemdeki akrabalarımı kaybettim ama burada kamplarda yeni akrabalar edindim.
Hicret niyeti ile çıktık yola. Rabbim ömrümüzün sonuna kadar buralarda kalmayı ve bir tohum gibi bu topraklara gömülmeyi nasıp etsin…”
Kucağında çocuğu ile bir bacımızın söylediği bu sözler beni her şeyin en güzeli, en güzel devir olan gül devrine alıp götürüyor.
Medine’nin daha ilk günlerinde Kutlu Nebi, Ensar ve Muhaciri Enes Bin Malik’in evinde topluyor ve onları kardeş yapıyor.
Zira Medine’de her bir kabilenin kalbinde, karşılıklı bıraktıkları acılar vardı. Emzikte büyüyen çocuk gibi gün be gün büyüyordu acılar. 
Ensar ve muhacirin bu yaralarını sarmak kolay olmasa da, gözleri ışık saçan Kutlu Nebi çevresinde ağırbaşlı bir saygı uyandırmıştı. 

Bu haberler de ilginizi çekebilir