Mümtaz'er Türköne: Türkiye'nin medya özgürlüğü sorunu böylece muhalefetin varlık-yokluk sorununa dönüşecek

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Kasım 10 2015
"Memlekete hem medya hem de muhalefet lâzım"
Mümtaz'er Türköne: Türkiye'nin medya özgürlüğü sorunu böylece muhalefetin varlık-yokluk sorununa dönüşecek
Muhalefetin ilk atağı, seçimden sonra bir meşruiyet tartışması başlatmak olmalıydı.
 
AGİT gözlemcileri gazetecilere açılan soruşturmaların, medya kurumlarının kapatılmasının seçmenin bilgi ve fikir çeşitliliğine ulaşmasını engellediğini vurgularken, muhalefetin her yeri ayağa kaldırması gerekirdi. İş işten geçmiş değil; artan iktidar temerküzünün muhalefeti sindirmeyi, medya üzerinde baskı oluşturarak sürdüreceği görülüyor. Türkiye'nin medya özgürlüğü sorunu böylece muhalefetin varlık-yokluk sorununa dönüşecek. Kurumsal muhalefet, bu durumun ne kadar farkında?

Politik psikolojinin dünyaca tanınan otoritesi Vamık Volkan, 1 Kasım sonuçlarını “görünmeyen düşmanlara karşı halktaki muazzam korku” ile açıklıyor. Bu korku, görünmeyen düşmanlardan kaçarken “güçlü iktidar”a yönelişi açıklıyor. İktidarın seçim stratejisinin bu kadar basit bir psikolojik dürtüye odaklandığı belliydi. Bu ölçüde basit bir strateji çok yaygın ve etkili bir medya kullanımını gerektiriyordu. Seçim öncesinde medya üzerinde kurulan çıldırtıcı baskı, bu stratejinin gereğiydi. 7 Haziran'dan bu yana gelen şehid cenazeleri, sivil kayıplar ve nihayetinde 20 gün önceki Ankara patlaması bu stratejiyle bir avantaja dönüştürüldü. “Akıllarını peynir ekmekle mi yediler” diye soruyorduk, seçim öncesi Koza-İpek grubuna yönelik gasp eylemi için. Meğer orada da korkulara hitap eden bir hesap varmış. İktidar medyasının yapıcı içerik üretmedeki yetersizliği bile bu düşmanca yayınlarla aşıldı ve toplum, korku ve endişelerin esiri edildi. Bir yangının ortasında kalmış gibi panik halinde sağa-sola koşturanlar belki ateşi söndürür umuduyla iktidarın değirmenine su taşımaya girişti. Sonuç, yüzde 49,5'lik oy oranı oldu. Bu sonucun doğrudan medyaya yönelik baskı ve yıldırma operasyonlarının eseri olduğunu kavrayamayanlar, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin dikta rejimine doğru doludizgin gidişine de seyirci kalacaklar.

STV grubuna, Koza-İpek'teki gibi kayyumun gelişi bekleniyor, aynı bekleyiş Zaman için de söz konusu. Doğan grubu keskin bir dönüş il

Bu haberler de ilginizi çekebilir