Öğretmen Semra'nın hikayesi

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Kasım 3 2019
Beden eğitimi öğretmeni Semra Polat’ı kamuoyu bir fotoğraf karesiyle tanıdı. Kelepçeli ama başı dik, gülümseyen bir kadın fotoğrafıydı.
Semra Polat’la hem o fotoğrafı, hem 28 Şubat’tan 15 Temmuz’a yaşadıklarını hem de bir mülteci botuyla ülkeyi terk etmek zorunda kaldığı süreci Bold Medya’dan Cevheri Güven’e anlattı.

Semra Polat’ın önce çalıştığı okul kapatılmış. Karı koca tarlalarda işçilik yaparak hayata tutunmaya çalışmışlar bir süre. Sonra akademisyen kocası inşaatlarda çalışmaya başlamış.

“O fotoğraf çekildiğinde kocam tutukluydu. Kocamın tahliyesini beklerken, beni de gözaltına aldılar. Çocuklarımı bırakacak kimsem yoktu. İçim yanıyordu ama en güzel kıyafetimi giyerek çıktım evden. İnsanlar benim özellikle ismini söylemek istemediğim örgüt suçlamasıyla alındığımı bilsinler istedim. Ve gülümseyerek ilerledim. Çünkü korkmadım” diyen Semra Polat, 28 Şubat’tan beri baskıya alışık bir isim.

Kapıyı açtığında gördüğü başörtülü polis önce bir rahatlama hissi oluşturmuş ama en çok baskıyı da o polisten görmüş. Ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor

“O da bir annedir eminim o bayan polis, ‘Çocuklarına ümit verme, niye çocuklarına ümit veriyorsun, akşam geleceğini nereden biliyorsun’ dedi. Ve azarladı beni çocuklarımın yanında.

İnsanların başörtüsü kendi tercihleridir. Yani başörtülü diye herhangi bir şeye sokmak istemem ama ben kapıyı açtığımda başörtülü polis görünce kendimi bir anda çok güvende hissettim açıkçası. Açık polis gelse de kendimi güvende hissederdim o ayrı konu ama hani halimden anlar diye düşündüm. Ama davranışları çok kabaydı. Çocuklarımın gözünün önünde, çocuklarına verme ümit vs.

Ama o sırada bakıyorum, başörtüsü mağduriyeti yaparak bir yerlere gelmiş, İslamı kullanan insanlar, başörtüsünden dolayı yeri göğü inleten insanlar, orada ben de başörtülü bir insanım, beni tutuklayan polis de başörtülü bir polis ama bana yapılan zulmü görmüyorlar.

Bu haberler de ilginizi çekebilir