OHAL fırsatçılığı: Olağandışı Yasaklarla 1 Yılın Bilançosu

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Temmuz 15 2017
CHP’li Veli Ağbaba, OHAL’in 1 yıllık bilançosunu çıkardı. Raporda Suruç, Uludere, 10 Ekim katliamlarını anma, grevleri erteleme gibi yasakların yanında “olağandışı” yasaklar da yer aldı. Aşure ve pilav günü yasağı, türkü söyleme yasağı, Alevilerin kutsal mekânlarına gitme yasağı, gezi teknelerinin uğradığı koylara girme yasağı bunlardan sadece birkaçı.
CHP, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal yasaklarıyla ilgili "Olağandışı Yasaklarla 1 Yılın Bilançosu" başlıklı bir rapor hazırladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın hazırladığı raporda, OHAL kapsamında çıkarılan 25 KHK'ya değinilerek, uygulanan yasaklar sıralandı. Raporda yer verilen yasaklar arasında, Suruç, 10 Ekim, Soma, Roboski anmalarından, ağıt yakma, türkü söylemeye kadar örneklere yer verildi; ayrıca KHK'lar ile kış lastiğinden lazer epilasyonlarına kadar düzenlemeler yapıldığı hatırlatıldı.

CHP’nin “Olağandışı Yasaklarla 1 Yılın Bilançosu” isimli raporu şöyle:

15 Temmuzda yaşanan hain darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz 2016’dan bu yana Türkiye 1 yıldır OHAL ile yönetilmektedir. 15 Temmuz’da millete ve devlete karşı başlatılan darbe kalkışması, Parlamento çatısı altında tüm partilerin demokrasiden yana ortak tavrı ve halkın büyük direnişi sayesinde bozguna uğratılmıştır. 20 Temmuz 2016’dan itibaren Olağanüstü Hal ilan edilmiş, ülke bir yıldır fiili bir sivil darbe hükümetinin olağanüstü KHK’larıyla yönetilmektedir. Hatırlanacağı üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 Temmuz akşamı Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada Anayasa’nın 120. Maddesi’ne göre OHAL ilan edileceğini şu ifadelerle kamuoyuna açıklamıştır: “Olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye, hukuk devletine, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir.” Başbakan Yıldırım’da ‘Biz OHAL’i Devlete ilan ettik millete değil” demiştir. Yaşanan bir yıllık süreçte gerçekleşen uygulamalarsa bu söylemin tam aksine cereyan etmiştir.

Olağanüstü Hal yurttaşların hak ve hukukuna karşı tehdidi ortadan kaldırmak bir yana, bizzat OHAL yönetimi, vatandaşların hak ve hukuku için bir tehdit unsuru haline gelmiştir. Bu süreçte gerek sivil toplum örgütleri gerekse iş dünyası hükümetin bu kısıtlayıcı uygulamalarının ci

Bu haberler de ilginizi çekebilir