Onun Sesi

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Aralık 15 2024
Samanyoluhaber.com yazarlarından Harun Tokak yeni yazısında, Hocaefendi'nin Alp Dağları’ndaki sesinin hikayesini yazdı.


Onun Sesi
Alp Dağları’nın eteklerinde bir evdeyiz.
Alpler geceleyin daha büyüyor, ağırlaşıyor.
Ulu bir sessizliğe bürünüyor.
Ay ışığında beyaz bir anıt gibi büyüyor.
Gecenin bağrında bir sonsuzluk senfonisi gibi yükseliyor.
Yıldızlar dağların doruğuna yapışmış gibi.
En güzel çiçekler en kuytularda açarmış.
Alpler ’in bu kuytu köşesinde zarif bir Osmanlı beyefendisi olan Abdullah Bey’in hatıralarına misafir oluyoruz.
“Bu dağların ruhu çekti bizi buralara.” diyor Abdullah Bey. “Babam yıllar önce geldi buralara. O zamanlar ben daha 5-6 yaşlarındaydım.
Babamın evden ayrıldığı o günü bugün gibi hatırlıyorum.
Şafak vaktiydi. Babam bizi kaldırdı. Tek tek hepimizi öptü, kokladı.
‘En yakın zamanda gelip sizi götüreceğim.’ dedi.
Sonra da kırmızı bir taksiye bindi gitti.
O günden sonra rüyalarım, uykularım değişti.
Gözlediğim yollar, anamın pencere önündeki bekleyişleri büyüttü beni.
Bir gün döndü babam.
Köyde bir tarla aldı bir de kamyon.
Sanki bütün yollar, bütün bozkır onundu.
Babam, şen şakrak bir insandı.
1992 sonbaharıydı.
Babam o gün Hatay’a zahire götürecekti.
‘Herkes ihtiyaçlarını yazsın. Alıp geleceğim.’ dedi.
Okulların açılmasına birkaç gün vardı.
Ben daha sekiz yaşındaydım.
Defter yazdım, kalem yazdım, ayakkabı yazdım.
O gün babamın cenazesi geldi.
Kamyon kaza yapmış.
Annem daha 26 yaşındaydı.
Beş kardeş ortada kaldık.
O dönemde kimse okumaya gitmiyordu.
Annem ‘Ben evlatlarımı okutacağım.’ dedi.
Köy muhtarının da yardımıyla yetiştirme yurduna kaydoldum.
Yetiştirme yurtları mahrumiyetin kurumsallaşmış mekanları. Ne yazık ki suç oranın fazla olduğu, toplumun aşağı tab

Bu haberler de ilginizi çekebilir