Tevazu, hacâlet, şefkat ve sahavet

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ocak 28 2021
Kibirden uzak olarak nurlar deryasına dalmaktan daha güzel bir şey olabilir mi?

Tevazu, hacâlet, şefkat ve sahavet
SAFVET SENİH | Samanyoluhaber 

Bir menkıbe olarak anlatılır:  Büyük zatlardan İbrahim Havas Hazretleri, gâibten bir ses duyar. Bu ses “İbrahim Havas!...  İbrahim  Havas!”  diye kendisini çağırmaktadır. Bu sese uyarak Bizans’a kadar gider. Şehre varınca, Kralın kızının delirdiğini, çare bulunamayınca da zindana kapatıldığını öğrenir. Meğer bu prenses İncillerden bir İncil’i okurken Peygamber Efendimizle  ilgili geleceğine dair müjdeyi ve Efendimizin güzel hasletlerini okur ve Müslüman olur. 

Ancak o günün şartlarında İslam’a düşman bazı kimseler, bu olayı, prensesin içine şeytanın girip onu esir  ettiğini bundan dolayı yakılması gerektiğini söylemişler. İbrahim Havas Hazretleri bunları duyunca prensesi tedavi edeceğini söyleyerek, zindana girip görüşmüş. Ona ‘Keşke bizim diyarları bir görebilseydin’ demiş. Prenses de eliyle karşı tarafı işaret edip ‘Şuraları mı  kasdediyorsun?’ demiş. 

İbrahim Havas Hazretleri bir de bakmış ki, Mescid-i Haram ve Kâbe karşılarında!.. Sonra kelime-i şehadet getirerek vefat eden bu Prenses hakkında nedîmelerine ‘Prenses nasıl birisiydi?’  diye soru sormuş. Onlar da ‘Onun iki özelliği vardı. Çok mütevazi idi, şaşaa ve alâyişten hoşlanmazdı. Kimseyi hakir görmezdi. Hiçbir insanı hafife almazdı; fakir halkla beraber olur, herkesin hâlini ve hatırını sorardı. Fakir kızlara çeyizler hazırlardı. Çok cömertti.” diye cevap vermişler. 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, nefsini hesaba çekip yüzleşirken, bizlere örnek olacak şekilde şöyle diyor: “Ey fahre (övünmeye) meftun, şöhrete mübtelâ, medhe düşkün bencillik ve kendini beğenmişlikte eşsiz SERSEM  NEFSİM!  Eğer binler meyve veren İNCİR’in menşe’i olan küçücük bir çekirdeği ve yüz salkım kendisine takılan üzümün siyah kurucuk çubuğu, bütün o meyveleri, o salkımları kendi hünerleri olduğ

Bu haberler de ilginizi çekebilir