BİZİM GÜNDEMİMİZ NE OLMALIYDI?

Türkiye’de gündem yetişilmeyecek kadar hızlı değişiyor.


Biz de bütün bu gelişmelere sağlıklı bir yaklaşım getirmenin derdindeyiz. Ekonomi nereye gidiyor? Yaşanan bu süreç Türkiye’yi hangi noktaya doğru sürükleyecek? Küresel kriz, Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Kapatma davası ve Ergenekon davasının ekonomiye getireceği yük, hangi boyutta olacak? Ülke, bu anlamsız ortamdan nasıl çıkarılacak? Yüzde 7’nin üzerinde bir büyüme sağlanması için Türkiye’ye yatırımları getirmek gerekiyor? Bu soruların cevapları, Türkiye’nin kısa ve orta vadede gideceği yönü gösterecek. Son dönemde yaşanan küresel kriz ve Türkiye’deki siyasi gelişmelerin hepimize çıkaracağı faturalar olacak. Ve her gelişme bizi bir şekilde etkileyecek. Kiminde doğrudan, kiminde dolaylı, ama mutlaka etkileneceğiz. Oysa birkaç hafta önce dünyadaki ekonomik krizden Türkiye’nin neden çok az etkileneceğini konuşuyorduk. Hatta, küresel krizin ülkemiz için birçok fırsat doğuracağı ile ilgili tezler akla çok yatkın geliyordu. Peki şimdi ne oldu? İktidar partisine açılan dava, içerden ve dışardan gelecek her gelişmeye ekonomiyi açık hedef haline getirdi. En son gelişmeleri takip ediyorsunuz. Üretici Fiyat Endeksi yüzde 3’ün üzerinde bir yükseliş gösterdi. Bunun Tüketici Fiyat Endeksi’ne etkisi önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Yani, enflasyondan dolayı canımız epey yanacak… Kredi Derecelendirme Kuruluşu Standart&Poor’s tarafından, Türkiye’nin notunun negatife çevrilmesinin kapatma davasına bağlı olduğunu herkes biliyor. Bunun anlamı şu: Türkiye, bundan sonra maliyeti daha yüksek kredi kullanacak ve yeni yatırımcı getirmek daha zor olacak. Bütün bunların üstüne zaten zorlandığımız AB ile ilişkilerimizde daha da zor bir döneme gireceğiz… Düşen borsa, elimizden kaçan expo, acil çare bulmamız gereken istihdam, reel sektörün beklediği düzenlemeler, cari açığın azaltılması, kayıt dışılığın düşürülmesi, dünya piyasalarıyla birlikte hızla fiyatı artan petrol ve gıda konularına hiç girmeyeceğim… Türkiye ekonomideki moral değerlerini yitiriyor. Beni asıl korkutan konu bu... Oysa bizim başka şeyleri konuşmamız gerekiyordu… Daha birkaç gün önce Türkiye İhracatçılar Meclisi ile birlikte önce Batum’a daha sonra da Hopa’ya gittik. TİM Başkanı Oğuz Satıcı, Türkiye’nin bölgede yapacağı bazı yatırımlarla dış ticarette sağlayacağı önemli mesafeleri anlattı. Batum’dan Çin’e kadar uzanan bir demiryolu bağlantısı hazır. Türkiye için Hopa Limanı’n dan Batum’a sadece 30 km’lik bir demiryolu bağlantısına ihtiyaç var. İç tarafta kalan şehirleri, demiryolu ve karayolu ile Hopa limanına, oradan da Batum’a bağlaması durumunda, çok daha az maliyetli devasa bir pazar Türkiye’ye kapılarını açmış olacak. Bu nedenle Hopa ve Batum’a özel bir önem vermek gerekiyor… Aynı heyetle Hopa ‘dan Trabzon’a, yeni yapılan sahil yolundan geldik. Tek kelimeyle muhteşem. Kendimi bir an Bostancı’dan Tuzla’ya doğru giden sahil yolunda hissettim. Ulaşımda sağlanan bu önemli katkıyla, Karadeniz kıyısındaki şehirlerimiz, gerek turizmde, gerekse ticarette daha fazla söz sahibi olacak. Bugünlerde, içinde bulunduğumuz bu toz duman yüzünden ne Hopa’yı ne Hopa Limanı’nı aklımıza bile getiremeyiz. Batum, zaten sınırın ötesinde, ona hiç sıra gelmez. Bu moralsizlikle, o muhteşem Karadeniz Sahil Yolu’nu da keyifle kullanamayız. Türkiye’nin kapısında bekleyen onca fırsatı içeri almakta aklımıza gelmez… Çünkü, kiminin aklı kapatma davasında, kiminin Ergenekon’da. Türkiye’yi dünyaya kapatmak isteyenler, bunun yolunun AKP’yi kapatmaktan geçtiğini çok iyi biliyor. Bu nedenle Ergenekon tam olarak açıldığında kapatma davası da zaten kendiliğinden kapanacak. Burada olabildiğince cesur davranarak “ileri adımlar” atmak gerekiyor. Kapatma Davası ile ilgilide Hükümet’in içeriye ve dışarıya güven verecek süreci bir an önce başlatmalı… Dava açıldı diye ekonomik ve siyasi reformlar unutulmamalı. Zaten girdiğimiz bu kriz ortamından kurtulmanın başkada yolu yok. Demokratikleşmesinin önündeki engeller çok cesur adımlarla kaldırılmalı. Bu konudaki çalışmalar hem ekonominin önünü açacak hem de AB ile üyelik süreci çok daha sağlam bir platforma taşınacak. Türkiye ancak o zaman ihtiyacı olan morali kazanacak. Beni en çok açılan kapatma davası ile ilgili tepki gösteren medya şaşırtıyor. Yapılan haberlere, atılan manşetlere bakın lütfen! AKP hakkında açılan davadan dolayı ekonominin çok kötü etkilendiğini, AB ile üyelik sürecinin kesintiye uğrayacağın ve demokratik bir ülke görünümünden uzaklaşıldığına kuvvetli vurgular yapılıyor. Yani, “ülke karışsın, ekonomik kriz çıksın, bu hükümet gitsin” diyenlere “bakın istediklerinizin hepsi gerçekleşiyor” der gibiler. Adamlar zaten bunu istiyor. Bu günlerde doğru enformasyonla milletin moralini yüksek tutmak gerek. Ülkeyi aydınlığa diye karanlığa sürüklemek isteyenlere fırsat vermemek için en az onlar kadar cesur davranılmalı. İşte o zaman, en başta sorduğum o sorulara gönülleri ferahlatacak cevaplar verebiliriz.
<< Önceki Haber BİZİM GÜNDEMİMİZ NE OLMALIYDI? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER