NE KADAR SEVİNSEK AZ

Türkiye demokrasisi sonunda gerçekten 'normalleşecek' galiba...


Dün kulak verdinizse, muhalefet partileri liderlerinin, Kuzey Irak operasyonu âniden sona erdiği için iktidarı topa tuttuğunu işitmişsinizdir. CHP lideri Deniz Baykal da, MHP lideri Devlet Bahçeli de çekilme kararını ve zamanlamayı yanlış buluyor, bu sebeple de hükümeti eleştiriyor. Çekilme kararının bütünüyle Genelkurmay Başkanlığı'nın askerî mülâhazaları ön planda tutan değerlendirmelerine dayandığı ve çekilme emrinin bizzat Org. Yaşar Büyükanıt tarafından verildiği bilindiği halde... Aslında bu tür kararların hangi düzeyde verildiği genellikle bilinmez. Elbette kararda askerî mülâhazalar en büyük payın sahibidir, sonuçta Genelkurmay'ın görüşüne uyulur; ancak yine de, dışarıya, devletin bütün çarklarının uyum içerisinde çalışmasıyla kararın alındığı izlenimi verilir. 'Devlet' ciddiyeti ve her şeyden önemlisi 'demokratik teamül' öyle gerektirdiği için... Öyle bir durumda da, muhalefetin eleştirileri doğal olarak hükümete ve siyasilere yönelecek, onlar da kararı devlet adına savunacaklardır. Demokratik ülkelerde hep böyle olur. Sorun, bu defa, Irak'tan çekilme kararının zamanlamasının Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlendiğinin bilinmesi istendiği için çıktı. Hükümet ve devletin diğer unsurları kararın sorumluluğunu üstlendi, eleştirileri göğüslemeye de hazırdı. Ancak, daha ilk andan başlayarak takındığı tavrı bir basın toplantısıyla da pekiştiren Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı haberdar ettiklerini söylemekle birlikte, kararın kendileri tarafından alındığını özellikle vurguladı. İşi, “Siyasilerin ve ABD'nin etkisi olduğu ispatlanırsa, üzerimdeki üniformayı çıkarırım” noktasına kadar vardırdı Genelkurmay Başkanı... Siyasileri de haberdar ettiği bir konunun sorumluluğunu neden kendi üzerine almayı tercih etti Org. Büyükanıt, böyle bir fedakârlığa neden katlandı, anlamak mümkün değil... Doğru olan davranış, muhalefet partilerinin davranışıdır. Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın “Üniformamı çıkarırım” meydan okumasına rağmen, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli, eleştiri oklarını Genelkurmay'a veya Org. Büyükanıt'a değil, hükümete ve Başbakan Tayyip Erdoğan'a yöneltiyorlar. Demokratik ülkelerde olması gerektiği gibi... Bunu askerlere çatmayı göze alamamalarıyla veya askeri yıpratmama hassasiyetiyle yorumlayanlar da çıkabilir. CHP ve MHP liderlerinin tavırlarında o yorumlara hak verdirecek bir tercih de rol oynamış olabilir elbette; bundan dolayı kendilerini kınamaya da gerek yok. Ancak, yaptıkları, her şeye rağmen doğrudur. Askerleri sınır ötesine gönderme kararını -elbette askerlere de danışarak- siyasiler alır ve geri çekme zamanını -askerî mülâhazaları ihmal etmeden- belirleyen de yine siyasilerdir. TBMM 'sınır ötesine asker gönderme' kararı almasaydı, hükümet o yetki elinde olmaksızın herhangi bir girişimde bulunamazdı. TBMM karar aldı ve hükümet o kararın uygulanması talimatını en münasip gördüğü zamanda Genelkurmay'a verdi. Bu anayasal mekanizma askerî operasyon konusunda esas söz hakkının siyasilerde olduğunu açık biçimde gösteriyor. Bu sebeple, hükümet, “Ben yapmadım, o yaptı” tarzı bir savunmanın arkasına saklanamaz. Saklanmıyor da zaten. CHP lideri Baykal'ı televizyonda, MHP li-deri Bahçeli'yi partisi grubu önünde konuşurken izleyenler, iki liderin bu anayasal mekanizmayı kabullenerek tavır aldıklarını fark etmişlerdir. Keşke her zaman bu hassasiyete sahip olsa CHP lideri Baykal; ülkede siyasetin üstünde güçler olabileceği izlenimi veren çıkışlarda hiç bulunmasa... Bu kadarcık bir hassasiyet bile Türkiye demokrasisinin 'normalleşme' yolunda olduğunu düşündürmeye yetti.
<< Önceki Haber NE KADAR SEVİNSEK AZ Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER