Bugün, üzerlerinde uygulanan bütün soykırım politikalarına rağmen,
Doğu Türkistan ’da 38 milyon civarında Uygur
Türkü yaşamaktadır.
Uygur Türkleri , Hun ,
Göktürk , Uygur ve Karahanlı devletlerini kuran büyük bir kültür ve medeniyetin torunları ve bizim yakın akrabalarımız, soydaşlarımızdır.
Urumçi ’deki
katliam esnasında, bir Uygur Türk kadının elinde salladığı ‘Gök Bayrak’ a dikkat ettiniz mi? Bu
bayrak, rengi haricinde bayrağımızın aynıdır. Esasen, Türk Milleti ’nin ‘atayurt’ coğrafyasının en mümtaz yerinde, Doğu Türkistan ’da bulunan Uygur Türkleri , ‘Türklük şuuru’ na en fazla sahip Türk unsurudur.
***
Doğu Türkistan , Yakup Han zamanında (1820-1877)
Osmanlı İmparatorluğu ’na kendi isteğiyle bağlanmıştı. Yakup Bey , Osmanlı Sultanı Abdülaziz ’e oğlu Yakup Han Töre ’yi (Hoca Töre ) yollayarak
yardım talep etti. Abdülaziz Han , Hoca Töre ’nin talebi üzerine Doğu Türkistan ’a bir gemiyle asker ve
silah göndermiştir. Yakup Bey , Sultan ’ın verdiği ‘emîr’ unvanıyla hâkimiyeti altındaki topraklarda, Osmanlı Sultanı Abdülaziz Han adına hutbe okutarak para bastırmıştır.
Ne yazık ki, ‘Can Doğu Türkistan’ , Yakup Bey ’in vefatı üzerine 1878’de Çinliler tarafından istilâ edilmiş; ancak 1930’lardan itibaren, işgali kabul etmeyen Uygur Türkleri , Kumul , Turfan ve Hoten savaşlarından sonra 1933’te ‘Şarkî Türkistan İslâm Cumhuriyeti’ ni, 1944’te de ‘Şarkî Türkistan Cumhuriyeti’ ni kurmuşlardır. 1949’daki komünist Çin işgalinden sonra bu atayurt topraklarına ‘Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ adı verilmiştir. 1949’dan bu yana tam 60 yıldır Doğu Türkistan Türkleri ,
Uygurlar , Çin ’in işgali, esareti ve mezalimi altında inim inim inleyerek yaşamaya çalışmaktadır.
***
Uygur Türkleri ’nin önderlerinden, yakın dostum
merhum İsa Yusuf Alptekin , ‘Doğu Türkistan Türkleri, bugün ya sessizce eriyip tarih sahnesinden silinme veya topyekûn ayaklanıp kahramanca ölme gibi bir
tercih ile karşı karşıya bırakılmışlardır’ demişti.
Bugün Urumçi ’de, Çin Ordusunun ve paramiliter Çinlilerin Uygur Türkleri üzerinde uyguladıkları katliam bütün dünyanın gözleri önünde cereyan etmektedir. Resmen ilân edilen ölü sayısı 156 olmasına karşılık, alçakça şehit edilen Türk sayısının 1000’in üzerinde olduğu ve tutuklanan 6000 Uygur gencinin ‘ölümle’ ile tehdit edildiği bilinmektedir.
Çinli
Vali , zulüm karşısında ayaklanan Türkler ’in idam edileceğini söylerken, bir taraftan da bölgedeki göçmen Çinlilere teminat vermektedir.
Aslında Doğu Türkistan ’da yaşanan sadece ‘katliam’ değil, aynı zamanda acımasız bir ‘soykırım’ dır.
Müslüman Türkler nükleer denemelerde kobay olarak kullanılmakta;
doğum yasağı ve mecburî kollektif kürtajla bebekler katledilmekte; insanî hayat hakkı ve hürriyet isteyen herkes yargısız
infaz edilmekte; bölgeye her yıl plânlı olarak Çinli
militan göçmenler yerleştirilmekte; yüz binlerce
genç çalışma kamplarında işkence edilerek zorla çalıştırılmakta; kısaca her türlü insan hakkı fütursuzca çiğnenmektedir.
***
Dünyada en
ucuz şey Türk kanıdır... Bunu kahrederek söylemiyoruz. Hele kan ırkçılığı peşinde hiç değiliz. Lâkin, tarihimize de, bugüne de bakarsanız bu tespitin ne kadar doğru olduğunu görürsünüz. Yüzyıl önce tehcir edilen Ermeniler ’in hesabı sorulurken,
PKK teröristlerinin katli ortaya atılırken; Rumeli ’de Kafkaslar ’da,
Orta Doğu ’da katledilen milyonlarca Türk ’ten hiç kimse söz etmiyor. ABD işgalinden sonra öldürülerek ve göç ettirilerek ortadan kaldırılan 800 bin
Irak Türkü sahipsiz kaldı.
Düşününüz bir kere... Doğu Türkistan ’da yaşananların binde biri dünyanın bir başka bölgesinde yaşansaydı ne kadar büyük tepkilere sebep olurdu?
CNN International dünkü haber bülteninde Çin ’deki sel felâketinde ölen 20 Çinli için
gözyaşı dökerken, Urumçi ’deki katliamın sözünü bile etmiyordu.
Bizim medyamızda dahi bu acımasız katliamı ‘Etnik Çatışma’ başlığı altında verenler, Çinli katliamcılarla şehit edilen Uygur Türkleri ’ni aynı kefeye koyanlar olmuştur.
***
Dün kendisiyle görüştüğümüz Dünya Uygur Kurultayı başkan yardımcısı Seyit Tümtürk , Uygur Türkleri ’nin lideri
Rabia Kader ’in Vaşington ’dan
Ankara ’ya getirilmesini ve yapacağı
Basın Toplantısı ’yla Uygur Türkleri ’ne hitap ederek normale dönüşün sağlanmasını
teklif etti. Biz de bu teklifi olumlu karşılıyoruz.
Şunu altını çizerek belirtelim ki, Çin ile ilişkilerimizin bozulmaması adına
Türkiye olarak bu katliam karşısında sessiz kalırsak, Türk Milleti ve tarih önünde sorumlu oluruz. Bu konuda
Başbakan Erdoğan ’ın ve
Dışişleri Bakanı Davutoğlu ’nun tepkilerini müspet karşılıyoruz. Ancak, tepkinin bunun da ötesine taşınması lâzımdır.
Merhum İsa Yusuf Alptekin ’in vefatından önceki son yazısı şöyle bitiyordu: ‘Doğu Türkistan meselesi, insanlık adına halledilmedikçe ve renkleri solan insanların ülkesinde hürriyet güneşi doğmadıkça, alınlarında kara bir lekeyi daima taşıyacaklardır.
Gönül arzu eder ki, Doğu Türkistan meselesinin halledilmesi dâvâsında öncülük şerefi Türkiye’nin hakkı olsun.’
Hepimizin bu temenniye iştirak etmesi lâzımdır.