Gül’ün ‘dikeni’ Deniz’in yüreğini niye kanattı?


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün TBMM’deki konuşmasını dinlerken yüreğinin kanadığını söylüyor Deniz Baykal. Niye yüreği kanamış? Sorunlarınızı siz çözemezseniz, başkaları çözer lafı mahvetmiş Baykal’ı. Bunu söylerken Sayın Gül, hükümetin biraz daha çabuk davranması gerektiğini belirtiyor her şeyden önce. “Sorun, demokrasi eksikliğinden kaynaklanıyor” diyor Gül. Böylece de ortada bir demokrasi, sorunu olduğunu vurguluyor. Tayyip Bey kadar açık bir biçimde, Kürt sorunu vardır; bu da ancak daha fazla demokrasiyle çözülür demese de, sözleri üç aşağı beş yukarı aynı kapıya çıkıyor. Gene Cumhurbaşkanı’nın sık sık vurguladığı, ortak paydanın vatandaşlık olduğu yolunda. Burada yürek kanatacak hiçbir şey yok. Sorunları biz çözemezsek başkaları çözer, lafının altında biraz da 12 Eylül’cülere, 12 Mart’çılara ve 27 Mayıs’cılara gönderme var. Aylarca Cumhurbaşkanı seçemeyen bir Meclis’in ne işe yaradığını sorgulamıştı 12 Eylül darbecileri; ne çabuk unuttunuz? Ortak paydanız TC Vatandaşı kimliği olduğu zaman, neden çekiniliyor ya da korkuluyor anlamak mümkün değil. Bugün herkesin demokrasinin kalesi” diye örnek verdiği ABD’de, 300 milyon kişi ABD vatandaşıdır. Ama siyahi Amerikalı “ Ben Afrika kökenli Amerikan vatandaşıyım” diyor örneğin. Kızılderili de, “Ben Amerikan yerlisi olan bir ABD vatandaşıyım!” diyor. İtalyan’ı, İrlandalı’sı, Güney Amerika’lısı etnik kimliğini, dilini, geleneklerini, dinini, hatta yöresel kılık kıyafetini bile (özellikle Afrika kökenli Amerikalılar) koruyor. Her yıl Türk kökenli Amerikan vatandaşları, New York’ta 5. Cadde’de ellerinde Türk bayraklarıyla yürümüyor mu? Ama bir tek kişi kalkıp da ne vatan bölünüyor diyor, ne de Amerkalı üst kimliği elden gidiyor diye gözyaşı döküyor. Ayrıca Gül, Baykal’ın sık sık yinelediği etnik ve din ayrıştırmalarının toplumları nereye götürebileceğini de söyledi. Adını vermedi ama Irak’a işaret etti. Yani yürek kanatacak saç baş yolduracak hiçbir şey söylemediği gibi, tam aksi demokrasi eksikliği giderildiğinde Türkiye’nin çok daha güçleneceğini vurguladı... Bu da yürek kanatıyorsa, o yüreğin ne istediğini açıklaması gerek! Aferin futbol federasyonuna TFF Federasyonu Yönetim Kurulu, disiplin talimatının Kötü ve Çirkin Tezahürat Maddesine yeni bir fıkra ekledi. Buna göre herhangi bir takımı ya da taraftarlarını tahrik ve taciz etmek amacıyla, etnik ya da bölgesel ayrımcılık içeren ya da suç örgütleriyle özdeşleştiren tezahürat yapılması, pankart açılması halinde: “İlk fiilde 160 bin TL’den 320 bin TL’ye; ikinci ihlalde seyircisiz oynama cezası ve 640 bin TL para cezası, tekrarı durumundaysa üç puan indirme cezası verilir!” Candan kutlamak gerek TFF’yi, Başkanından bütün yöneticilerine kadar. ‘Türk’ten ancak manav olur’ Adam’ın adı Thilo Sarrazin! Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi. Söylemi de şu: “Türkler’den ancak manav olur... Sürekli başörtülü kızlar üretiyorlar!” Bu açıkca hakaret. Ayrıca Thilo ırkçı ve faşist NDP üyesi de değil. “Yüksek eğitimlilerin dışında Almanya’ya yabancı gelmemeli. Türk gençleri, kültürlerinden (?) dolayı kadın öğretmenleri dinlemiyorlar... Devletten geçinen, bu devlete karşı çıkan ve sürekli başörtülü yeni küçük kızlar üretenleri kabul etmek zorunda değilim.” Thilo sonra Türkler’i bırakıyor, alaycı bir biçimde: “Eğer, zekaları Almanlardan yüzde 15 daha üstün olan Doğu Avrupalı Yahudiler gelseydi, bu, hoşuma gidebilirdi..” Türkler ancak manav olur ve başörtülü kızlar üretir diyen bu adam şunu unutuyor: Almanlar da, NAZİ’ler tarihin lağımlarına akıp gideli 64 yıl olmasına rağmen hala faşist, ırkçı, Hitler hayranları üretmeyi sürdürüyor! Hıristiyan oldu uçak kaçırdı Papa’ya bozuldu! Hıristiyanlığı seçen ve THY uçağını kaçıran, Hasan Ekinci “Din değiştirip kendimi tehlikeye attım. Papa’dan bir şampuan istedim, onu bile göndermedi!” demez mi? Sanki güldürü filmi. Ama değil. “Papa’ya, Müslüman ordusunda çalışmak istemediğimi bi mektup yazarak bildirdim. Beni havaalanında karşılayacağını sanmıştım. Hıristiyanlığımı anlamak için dualara kadar sordular, hapiste her gün domuz eti getirdiler... Sınadılar beni! Papa’ya yazdım. Şampuan istedim, bir şampuanı esirgedi benden!” Vaftiz belgesini istetmiş Karşıyaka St Helen Katolik Kilisesi’nden, birlikte vaftiz olduğu bir arkadaşı aracılığıyla. “Defol git!” diye kovmuşlar arkadaşını! “Korkuyorlar benden!” Ben de korkuyorum senden. Senin gibi deli değil zır zır deliden kim korkmaz!
<< Önceki Haber Gül’ün ‘dikeni’ Deniz’in yüreğini niye kanattı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER