Acılı yürekler, yargıya Meclis desteği istiyor


Faili meçhul cinayetlerin aydınlanacağına olan inancım, umudum artık daha güçlü. Ergenekon davasının, eninde sonunda, hakikat için bir cesaret kaynağı olacağına inanıyordum. Türkiye'nin vicdanı nihayet ayağa kalkıyor. Acılı yürekler, nihayet toplu olarak atmaya başladı. Katledilen aydınların aileleri bir araya geldiler ve dün TBMM'deydiler. Mağdur ve mazlum aileler, anneler, evlatlar şimdi can yoldaşları oldular... Aynı zincirin halkaları olarak gördükleri suikastların aydınlatılması ve olayların arkasındaki örgütlü yapının ortaya çıkarılması için, Meclis araştırma komisyonu kurulmasını istiyorlar. Türkiye'nin demokratikleşmesinde çok önemli bir dönüm noktasıdır bu. Yeni Türkiye'nin, nasıl geri dönülmez bir yolda olduğunu anlatıyor. Acılarına sahip çıkılıyormuş gibi yapılıp, timsah gözyaşlarıyla 30 yıldır kendileriyle alay edilen bu insanların bir araya gelişi, yargı sürecine, bundan böyle en tesirli desteği sağlayacaktır. Binlerce faili meçhul cinayetin mağduru aileleri de cesaretlendirecektir. Devlet kurumları içinde, gerçekleri bilen ama bugüne kadar konuşmayanları da cesaretlendirecektir. Hukukun üstünlüğünü isteyen, kim olursa olsun herkesin hesap vermesini isteyen ve "yeter artık" diyen milyonları cesaretlendirecektir. Artık, "yalnız değilsiniz" sesi daha gür çıkacaktır... Ama daha önemli bir şey olacaktır. Laik-dindar, Sünni-Alevi, Türk-Kürt ayrışması için tahrik edilen, baskı altına alınan makul çoğunluk, aralarındaki duvarları yıkacaktır. Önyargıların sona ermesi kolaylaşacaktır. Vesayetçi derin yapı, eskisi gibi provokasyonlar yapamayacaktır. Elleri ayaklarına dolaşacaktır. İnanınız, gerçek bir toplumsal barış, gerçek bir toplumsal uzlaşma için, bu acılı yüreklerin bir araya gelişinden daha esaslı bir çağrı, bugüne kadar görülmedi. Onların sesi, örgütlü siyasî cinayetlerin nasıl örtbas edildiğini, cinayet dosyalarının hep bir duvara çarptığını sürekli hatırlatacaktır. Çünkü onlar; cinayetleri yaptıranlara, onları devlet içinde, yüksek yargıda koruyanlara, yargı süreçlerini zamanaşımına uğratanlara, katilleri beraat ettirenlere, en güçlü yerden, acılı yüreklerden sesleniyorlar; "sizi unutmadık, sizi izliyoruz" diyorlar... "Hangi kurum, hangi kurumun içindeki hangi saygın kişi, incinecekse incinsin, zedelenecekse zedelensin, itibar kaybına uğrayacaksa uğrasın." diyorlar... Bu bir araya geliş, bu "acımızı anlayın, çığlığımızı duyun, gözyaşlarımızı dindirin" sesine, artık siperdeki medya da kayıtsız kalamayacak. Artık, hâlâ Ergenekon'u, askerî vesayeti kavrayamayan, kafaları hâlâ karışık olanlar da, hakikati anlamaya başlayacaklar. Artık, sürekli can alınan bu ülkede; devlet güçlerinin, yargının, baroların, medyanın kulağının üstüne yatamayacağını, gerçeklerin üstünün örtülemeyeceğini herkes görecek. Ergenekon davasında, demokratikleşmenin önündeki engellerin kaldırılmasında yargı süreci, evet çok önemlidir. Ancak en az onun kadar, Meclis'in devreye girmesi de önemlidir. Örneğini İtalya'da gördük. Ergenekon benzeri dava, İtalya'da Gladio davasıydı. Gladio'yu çökerten savcı olarak bilinen Felice Casson, dava ile ilgili on yıllık tecrübeleri ışığında, iki yıl önce geldiği İstanbul'da Türkiye'yi uyardı. Dört hususun altını çizdi: Siyasî irade, toplumsal uzlaşma, kamuoyunun kazanılması ve Meclis'in devreye girmesi... Casson, 10 Kasım 2008'de Zaman'a özel bir beyanat verdi. Savcıların sahip olduğu yetkilerle donatılmış bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasının, ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Meclis komisyonuyla birlikte çalışırlarsa, yargının netice alabileceğini, davayı yürüten savcılar ile hâkimlerin yıpratılmasının da önleneceğini söyledi. Evet, acılı yürekler, demokratikleşmenin yolunu Meclis'e kadar getirmeyi başardılar. Şimdi sıra Meclis'in samimiyet sınavında...
<< Önceki Haber Acılı yürekler, yargıya Meclis desteği istiyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER