Ya vatandaşlarımı bırakırsın ya da!..


Başbakan “ya vatandaşlarımı bırakırsın ya da...” dediği an, İsrail Hükümeti gerçeklerle bir anda yüz yüze geldi. Donanmanın denize açılması, TSK’nın kırmızı alarm düzeyine çıkartıldığı ve bütün izinlerin dondurulduğu söylentileri Kudüs’ten Tel Aviv’e, Beyaz Saray’dan bütün Batılı baş kentlere aynı anda fısıldanınca, Tel Aviv, eliböğründe kala kaldı. Daha yarım saat öncesine kadar rehin aldığı barış gönüllülerini yargılamaktan söz eden İsrail hükümeti, bir anda hepsini salıverdi. Başbakan, Obama’ya, “Eğer uluslararası düzeyde kurulacak bir komisyon soruşturma yapmaz, İsrail özür dilemez, öldürdüğü barış gönüllülerine tazminat vermezse İsrail’le bütün ilişkilerimizi masaya yatırırız” derken, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’da hemen hemen aynı sözleri, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ‘a söylüyordu. Obama, önceleri, “soruşturmayı İsrail yapsın” demekteydi ancak birden çark etti. Uluslararası Komisyon kurulmasını onayladı; Hillary Clinton da öyle. Hele hele New York’da İsrail Konsolosluğu’nun önünde genç Yahudilerin oluşturdu ğu J Street gurubunun yüzlerce Yahudi üyesiyle Americans for Peace Now adlı Yahudi kuruluşun üyeleri, ellerinde Türk bayraklarıyla gösteriye başlayınca, Netanyahu gibi bir şaşkın bile gerçeği yavaş yavaş kavramaya başladı! Uluslararası destek yok. Kendi ırkdaş ve dindaşları baskını kınıyor. Basın kendisini yerden yere vuruyor. ABD çark ediyor, yavaş yavaş da olsa. Türkiye son derece kararlı. İsrail Parlementosu Savunma Bakanı’nın istifasını istiyor. İsrail kuruldu kurulalı böylesine köşeye sıkıştırılmamıştı. Baskından bu yana mangalda kül bırakmayan İsrail Başbakanlık Sözcüsü Mark Regev, İngiliz 4. Kanal moderatörü Jon Snow’un “eğer Türkiye, şu anda yolda olan Gazze Gemisi’ne savaş gemileriyle eşlik ederse ne yaparsınız?” diye sorunca, Regev kekelemeye başladı ve “yani... bu konuyla ilgili elinizde somut bir bilgi mi var?” gibisinden abuk bir soru bile sordu! Burada son hedef Gazze’ye uıygulanan ablukanın kaldırılması ve orada açlıktan, hastalıktan kırılan insanların rahat bir soluk alabilmesi ilk hedef. Ardından da Filistin Devleti’nin kurulması geliyor. Bunu gerçekleştirmek işi de Ankara’nın görevi artık; Washington’un değil! Bu hedefe kararlılıkla ve adım adım varılacak. İsrail, Mavi Marmara’ya saldırmakla tarihinin en büyük hatasını yaptı. Türkiye Cumhuriyeti Devletini karşısına aldı. Hükümetler gelir, hükümetler gider. Ama koskoca bir devleti karşına aldın mı ve de bu devlet aşiretten, kabileden devşirme değilse, başında şeyhlerin, kralların, uyduruk diktatörlerin oturduğu değil de milletin özgür iradesiyle seçilmiş bir hükümet varsa, o zaman düşüneceksin! Yutkunacaksın ve geri adım atacaksın... Şımarıklık, başına buyruk davranmak, ona buna saldırmak dönemi, kapanmıştır artık! GENERAL AŞKENAZİ: BU FİYASKONUN OTOPSİSİ YAPILACAK! İsrail Genelkurmay Başkanı Gabi Aşkenazi, “Deniz Kuvvetleri Komutanı’ndan sıradan bir ere kadar, hapsi Mavi Marmara’da olanlarla ilgili hesap verecek, Gelecekte böyle bir fiyaskoyla karşılaşmamak için ne gerekiyorsa yapacağız!” “Gelecek” hemen burnunun dibinde General Aşkenazi’nin. Çünkü yedinci gemi, Rachel Corrie yolda; Gazze limanına insani yardım malzemelerini boşaltmaya çalışacak. Bakıp göreceğiz, “fiyaskonun otopsisinden” ne sonuç çıkarılmış! Her konuştuğunda cinnet geçiren kadın Emine Ayna BDP Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın elinde mikrofon tutuşturun ya da üç beş kişiden oluşan bi topluluğun önüne çıkarın, bütün kimyası bozuluyor. Bırakın bir milletvekilini, mahallenin berduşu bile böyle laflar etmez. Etse bile mahalle sakinleri ona bi temiz dayak atar en hafifinden. Laflara bakar mısınız Allah aşkına: “Yaşasın gerilla, yaşasın Abdullah Öcalan... Tek muhatap önder Apo...” Bunlar bayat, beylik, ciddiye alınası laflar değil ama bundan sonra gelenler, Ayna’nın gerçekten cinnet geçirdiğinin somut kanıtları: “(Mavi Marmara’ya yönelik İsrail saldırısından) en az İsrail devleti kadar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de sorumludur! TC Devleti İsrail’le 1990’lı yıllarda yaptığı anlaşmalarla Kürt halkının haklarını tanımama, Kürt halkına yönelik şiddet ve silahlı saldırılar yapma görevini İsrail’e de verdi. Başbakan hemen istifa etmelidir!” Şimdi, Ayna ve onun gibiler “özgür iradeleriyle” ve de bir “ne olduğunu tam olarak açıklayamadıkları bir dava” uğruna çaba harcıyorlar ya! Her kararlarını da özgürce veriyorlar ya! “DTP kapatılınca biz istifa edelim dedik. Apo bize döndü bir fırsat daha vermemizi istedi. Biz de Meclise döndük!” Tam anlamıyla feodal bir yapının, derebeylik düzeninin dışa vurumu değil mi bu! Devletin yaptığı yolları bozan, iş makinalarını yakan, fabrika kurmak için bölgeye yatırım yapmaya gidenlere tehditler yağdıran sapık bir düşüncenin temsilcisi Emine Ayna. “ Ben İskenderun’daki eylemden şunu okudum. Artık savaş sadece Kürdistan’da olmayacak. Kimse kızmasın. Gerçekler acıdır, acıtır.” Ve buna benzer tehditler, esip gürlemeler karşısında da bu saçma sapan söylemlere alkış tutan üç beş yüz kişi. Bu laflarla ve de PKK çapulcusunun seçim bölgesine salacağı korkuyla Ayna ve benzerleri bir seçim daha kazanabilir. Ama bir gün gelir, sabırlar taşarsa, işte o zaman kimsenin istemediği, aklına bile getirmek istemediği şeyler olur. Yaraları fazla kaşımayacaksınız Emine Hanım. Yoksa akacak kanı kimse kolay kolay durduramaz ve hepimize çok yazık olur!
<< Önceki Haber Ya vatandaşlarımı bırakırsın ya da!.. Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER