PKK, taşeronluk, İsrail vesaire...


İsrail’le PKK’nın ilişkisi nedir? İsrail, PKK’yı örneğin Reşadiye’de, İskenderun’da taşeron olarak kullanmış olabilir mi? Bu soruların yanıtlarını bilemem. Ama şunu biliyorum: İsrail devletinin Kürtlerle, Kürt sorunuyla ilgi ve ilişkisi eskiye ve derine gider. Yer yuvarlağının bu bölgesinde İsrail, ‘Arap olmayan’ ülkelerle, halklarla bağlarını öteden beri canlı tutmaya özen göstermiştir. Bu çerçevede elbette Türkiye yer alır, Kürtler yer alır. Yakın geçmişte de Şah döneminin İran’ı yer alırdı. Humeyni öncesinde üç ülkenin gizli servisleri MİT, SAVAK ve MOSSAD arasındaki ilişkilerin yakınlığı herkesin malumu bir sırdı. İran bugün artık İsrail’in can düşmanı. İsrail, Netanyahu-Lieberman sayesinde Türkiye’nin de dostluğunu hızla kaybetmekte. Geriye Kürtler mi kalıyor?.. Ya da Türkiye’nin canını acıtmak için İsrail gizli servisleri, PKK’nın içindeki bazı unsurları taşeron olarak kullanabilir mi?.. Şöyle de sorulabilir: Acaba PKK da, İsrail gibi bir ‘kart’tan tümüyle yoksun kalmamak için kendini bazı durumlarda kullandırtabilir mi?.. Bu soru işaretlerinin çengeline takılan ihtimallere yok denemez. Yakın geçmişi anımsayın. Abdullah Öcalan 1999’da Kenya’nın başkentinde, Yunan Büyükelçiliği’nde ortaya çıktığı zaman cebinde Güney Kıbrıs Rum yönetiminin pasaportu vardı. Yine Öcalan İmralı’daki davasında kendi ağzından itiraf etmişti, bir dönemde ‘dış güçler’ tarafından kullanıldığını... İşte bunun içindir ki: Türkiye’nin Kürt sorunu varsa... Bu sorun Türkiye’nin en yakıcı sorunuysa... Ve elinde silah bunca yıldır dağda dolaşan, devlete kafa tutan PKK diye illegal bir örgüt varsa... Türkiye’nin bu sorunuyla, Türkiye’nin Kürtleriyle ve hiç kuşkusuz PKK ile ‘dış güçler’in yakın ilgi ve ilişkisi devam edecektir. Bu ilgi ve ilişki dün de vardı, bugün de var. Türkiye Kürt sorununu çözüm rayına oturtamadığı sürece yarın da olacaktır. PKK’ya gelince... Birinci nokta: PKK kendini kullandırtmamalı, kendi içindeki bazı unsurların taşeronluğuna izin vermemeli. İkinci nokta: PKK, ateşkes ya da eylemsizlik konusunu ucu açık hale getirmeli, önkoşulsuz olarak zamana yaymalı... Ve çatışmaya yol açmayacak yerlere çekilmeli... Bu açıdan, ucu açık ateşkes konusunda PKK’dan kaynaklanan karşı görüşlerin, hangi gerekçelerle ifade edildiğini gayet iyi biliyorum. Ama bunları kabul etmiyorum. Şu kısa dönemde verilen şehitlere, akan kan ve gözyaşına bakınca, PKK’nın da, Kandil ve İmralı’nın da bugün yanlış yolda olduklarını düşünüyorum. Artık elde silah barış yolu açılamaz! Silah ve şiddetle, yaşanan çıkmaz ancak derinleşir. Yapılacak iş önce ucu açık bir ateşkestir. Ondan sonra da Kürt sorununun silahla, şiddetle bağını koparmaya yönelik adımlardır. Bu açıdan elbette Erdoğan hükümetine düşen görevler de vardır. Ancak PKK elde silah vurdukça, kimsenin kuşkusu olmasın, karşı tarafta da daha çok sertlik isteyen şahinlerin, barış ve demokrasiyi sevmeyenlerin eli güçlenir. PKK bunu mu istiyor?..
<< Önceki Haber PKK, taşeronluk, İsrail vesaire... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER