Liderlerin görüşmesi


BAŞTAN beri liderler arası ilişkilerin normalleşmesini savunuyorum. Bu ne demek? Gerektiğinde rahatça görüşebilmeleri demek... Aralarında doğal olan polemiğin kavgaya dönüşmemesi demek. Şu da kesin; Başbakan’la ana muhalefet lideri bir araya gelip görüşseler bile bundan “önemli kararlar” çıkmaz!... Bu noktada iki sorun var: - Madem öyle, peki niye bir araya gelip konuşsunlar, ‘havanda su dövmek’ için mi? Hayır iktidarla muhalefet arasındaki ilişkileri normalleştirmek için! Bu sağlanmadığı takdirde, “gerektiği” zaman bile oturup konuşamazlar, bugüne kadar konuşamadılar zaten. Kılıçdaroğlu, yeni bir lider olarak, yeni bir başlangıç yapmak için bir şanstır. - Neden MHP’yi bu bağlamda zikretmiyorum? Cevap; MHP zaten görüşmeyi reddediyor. Kürt meselesi konusunda MHP’nin savunduğu politikalarla hükümetin politikaları o kadar zıt ki, oturup konuşulacak bir husus ikisi için de söz konusu değil. Normalleşme neye yarar? Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in CNN Türk’te “Eğrisi Doğrusu” programında söylediği şu cümleyi not ettim: “İç tepkiler, tahrikler ve terörün tırmanması zaman zaman hepimizde tereddütler yaratıyor...” Evet iktidarlar Meclis’te büyük çoğunluğa sahip olsalar bile “iç tepkiler ve tahrikler” hem karar alma, hem uygulama alanında zorluklar yaratır; hükümetler bir bakıma kararsızlığa, uygulamada zikzaklara sürüklenir. Ak Parti bu gerçeği iyi görmeli, ana muhalefetle her gün polemiğe girmek yerine, ilişkileri normalleştirmeye gayret etmelidir. Hükümet politikasına muhalefetin destek vermesi şart değildir. Muhalefetin üslubu ve dozu da önemlidir. İlişkilerin normalleşmesi iktidara böyle bir imkân kazandırır. Eli taşın altında olan Başbakan bu konuya çok dikkat etmeli, Kılıçdaroğlu’nu ziyaretten çekinmemelidir. Zaten “kamera” engeli çıkmasaydı Baykal’a gitmeyecek miydi? İlişkilerin normalleşmesi muhalefete de yarar sağlar, “yapıcı muhalefet” görüntüsü kazandırır. Bu arada MHP, çok sert ve ağır ifadelerle yüklü politikanın ne getirip ne götürdüğünü anketlerden izlemelidir! Kürt meselesinde taviz! Geçmişte Turgut Özal “Bir TV kanalı günde iki saat Kürtçe yayın yapsa kıyamet mi kopar?” dediğinde gösterilen tepkilerden kıyamet kopmuştu. Bugün TRT-6 günde 24 saat yayın yapıyor, normal karşılanıyor. Hatta tepkiyi PKK gösterdi. TRT-6 yayını normal karşılanıyor ama sakinleştirici bir etkisi de olmadı! Demek ki, zamanında atılmayan adım, zamanı geçtikten sonra bekleneni vermez... Hatta kitlelerde “reform değil, taviz” gibi bir algılama bile başlayabilir. Dahası, PKK’yı dağdan indirecek politikaları içermeyen bu tür açılımların sonunda elde “açılacak” bir şey kalmaması ve terörün yine devam etmesi gibi bir risk de ciddidir! Onun için üretilecek politikaların birçok faktörü ve mutlaka “dağdan indirmeyi” içeren “kapsamlı paket” halinde olması ve “devlet politikası” niteliğinde bulunması lazımdır. Dünyada hiçbir demokraside böyle kapsamlı ve uzun vadeli politikalar, ana muhalefet partisinin tepkisi ölçülü olmazsa başarıyla uygulanamaz. Yarın muhalefet iktidara geçerse o da uygulayamaz... Ve ülke “kararsız” kalmış olur ki, yıllardan beri içinde bulunduğumuz durum budur ve en kötü seçenektir! AKP-CHP ilişkileri mutlaka normalleşmeli, Başbakan ilk adımı atmaktan sakınmamalıdır.
<< Önceki Haber Liderlerin görüşmesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER