Ankara milletvekili Eşref
Erdem CHP'den
istifa etti. Çünkü
referandumda "
evet" oyu vereceğini açıklamış, partisi de onu
disiplin kuruluna vermişti.
Yani, ağzına biber sürülme, eline cetvelle vurulma ya da tek ayak üstünde durma cezasıyla karşı karşıyaydı!
Kusura bakmayın, "
disiplin kurulu" deyince aklıma hep böyle şeyler geliyor da...
Erdem, otuz yedi yıldır parti üyesiymiş. Hem
Kürt, hem
subay kökenli, hem de sosyaldemokrat. Ordunun 12 Mart'ta
tasfiye edilen kesiminden.
Demek ki olunabiliyor...
Biz "yanlış yerde dükkan açmış" deyip geçelim, kendisine yetmiş yaşında "iyi bilinçlenmeler" dileyelim.
Bir de laf etmiş Erdem istifayı basarken... "
Anayasa değişikliğine hayır demek solculukla bağdaşmaz."
Haklıdır. Fakat "yıllardır dilimizde tüy bitti, CHP'nin solcu molcu olmadığını ancak şimdi mi anladın Eşref Bey" diye de sorarlar adama.
Buna benzer çok kişi var. Kimisi "asker kökeninin" kimisi de "
sivil memur kökeninin" kurbanı...
Kafaları o yönde biçimlenmiş, akıllarını başlarına toplamaları için bir
darbe yemeleri gerekiyor. Ancak "vicdanının sesini dinlemek suçundan" dolayı partiden kovulacakları zaman şafak atıyor...
Erdem, anayasa değişikliğini "sol" bir adım olarak değerlendirmiş. "Sırf Tayyip yaptığı için" değişikliğe "hayır" demeye hazırlanan ve solcu geçinen herkes bunu iyi düşünmek ve Eşref Bey gibi titreyip uyanmak zorundadır.
Sol görünümlü faşistlerin oyununa gelmemeleri gerekiyor...
Sırf Aydın Doğan'ın ticari çıkarlarına köpeklik etmek amacıyla bu yönde yayın yapan bazı zavallıların sefil oyununa, hele hiç!
Anayasa değişikliği, yetersiz ama gene de "hiç yoktan iyi" bir adımdır.
Hangi yolda? Sol yönde.
Bakın, bir maddeyi ele alalım. (
Ağustos ayının ilerleyen günlerinde, referandum yaklaştıkça, tasarıyı madde madde ele alıp inceleyeceğiz. Çünkü muhalefet, eleştiriyi "evet çıkarsa evde kalmış kızlara koca mı bulunacak sanki" düzeyinde
ucuz bir mugalataya dönüştürdü.)
Madde 10... Herkesin dil, ırk,
renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ayırımı gözetilmeksizin
kanun önünde eşitliği meselesi...
Kadınların ve erkeklerin eşitliği ve devletin bunun yaşama geçmesini sağlama yükümlülüğü...
Değişiklik, daha doğrusu "ekleme" şöyle: "Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar,
yaşlılar ve engelliler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz."
Buna "pozitif ayırımcılık" diyorlar işte.
Yani, ezilmişi, güçsüzü, mazlumu, garibanı kayırmak!
Aynı işe aynı koşullarda ve aynı nitelikte iki kişi mi başvurdu? Biri turp gibi sağlam, biri
sakat... Sakat olan
tercih edilecek!
Aynı işe bir kadın ve bir erkek mi başvurdu? Ezilen, sömürülen, horlanan, koca dayağından bezmiş kadıncağızın
ekonomik özgürlüğüne kavuşup başını dik tutabilmesi için ona öncelik tanınacak!
Eli ayağı tutan, eli ekmek tutan
genç otobüse metroya para ödeyecek, bastonlu yaşlı amca, başörtülü yaşlı teyze bedava gidecek. Hiçkimse "eşitsizlik var, teyze de
bilet alsın" diyemeyecek.
Aslan solcular buna karşı çıkıyorlar.
Sırf "Tayyip yaptığı" için...
Pes.