Aktan'ın sözleri cezasız mı kalacak?


Yargıtay 8. Daire üyesi Hamdi Yaver Aktan, internete düşen ses kayıtlarının kendine ait olduğunu kabul etti. Aktan dinlemelerin kanunsuz yapıldığını ve kasetlerin montajlandığını ileri sürüyor. Cumhuriyet'e konuşan Aktan, "Gündelik sohbetlerimiz, referandum yaklaştıkça, montajlanarak belli organlara servis ediliyor. Anlaşıldığı kadarıyla bunlar Yargıtay'daki ortam dinlemeleri. Değişik zamanlardaki konuşmalar sanki tek bir konuşmaymış gibi birden fazla montajlanıyor. Yeni de değil. Bekletip bekletip servis yapıyorlar, referandum yaklaştıkça." diyor. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Kadir Özbek de arkadaşını benzer cümlelerle müdafaa ediyor: "Birilerinin kendi aralarında yaptıkları kritik olarak değerlendiriyorum.'' Varan bir: Böyle bir konuşmanın varlığını kimse inkâr etmiyor. Varan iki: Konuşmanın içeriğini kimse tasvip etmiyor. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Aktan'ın sözlerini onaylamadığını şu sözlerle dile getiriyor: "İçerik itibarıyla hiçbir zaman tasvip edilecek bir şey değil. Bir Yargıtay üyesinin, hâkimin, insanın söyleyebileceği, konuşabileceği şeyler değil. Bunlar hiçbir zaman tasvip edilecek şeyler değil." HSYK Başkan Vekili Özbek de aynı görüşte: "Ayrıntılarını bilmiyorum, ancak içeriğini tasvip etmek mümkün değil." Suçlamanın muhatabı ve savunmak için görüş beyan edenlerin üzerinde durduğu nokta "kayıtlar kanun dışı yollarla elde edilmiş". Haklılar, Yargıtay üyelerinin soruşturulması belli prosedürlere tabi. Yasal yollardan elde edilmemiş deliller ceza davasında bir anlam ifade etmiyor. Bu doğru, olayı örtbasa veya konuşmayı yapılmamış farz etmemize cevaz vermiyor. Bu sözler en azından idari bir soruşturmanın konusu yapılamaz mı? Adına ister ahlak ister etik deyin, toplum hayatını yöneten başka kurallar yok mu? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hakkındaki bir kasetten dolayı istifa etmek zorunda bırakıldı. Aktan'ın konuşmalarıyla kıyasladığınızda sadece dört kişiyi ilgilendiren bir konuydu. Gizli ve yasa dışı kayıttı. Ama belli medya organları Baykal'ı istifaya zorladı. 'Suç işlemek için örgüt kurmak' gibi suçların temyiz makamı 8. Ceza Dairesi'nin üyesi "Referandumda hayır için Öcalan'a ihtiyaç var." diyor ve bu sözleri yalanlamıyorsa karşılığı olması gerekiyor. Özel hayatı ilgilendiren kayıttan dolayı Baykal'a yapmadığını bırakmayan gazete ve televizyonların, referandumu ve hatta terörle mücadeleyi ilgilendiren kaseti görmezden gelmesi izah edilemez. Aynı şekilde Yargıtay'ın her zamanki gibi sadece "kim dinledi, ne hakla dinler" psikolojisine bürünmesi halkın şuuraltını temizlemiyor. Kaldı ki, suçlanan kişi montajlandığını ileri sürse bile o sözleri sarf ettiğini inkâr etmiyor. Gündelik sohbetlerde Yargıtay üyeleri söz konusu cümleleri kurabiliyor mu? Köy kahvesinde o ifadeleri kullansanız "yardım ve yataklıktan" soluğu mahkemede alırsınız. İkrar, hem idari soruşturma hem de ceza davası için birinci derecede delil niteliğindedir. Kayıtların üzerine gitmek için usul elinizi bağlıyorsa, ikrarı veri kabul edip işlem yapabilirsiniz. Yeri gelmişken hiç mahkûm olmuş Yargıtay üyesi biliyor musunuz? Varsa bile biz bilmiyoruz. Neden? Çünkü kolu yen içinde kıran kurumlardan biri de Yargıtay. Hanefi Avcı'nın "Eskiden polis teşkilatı birbirini korur, kollar birbirinin aleyhinde şahitlik yapmazdı." diye genel müdür yardımcılarıyla ilgili soruşturmaları haber vermeyen polislere kızması gibi. Mesela eski Başkan Eraslan Özkaya olayı. Adı karışan herkes, MİT mensupları dâhil ceza aldı. Bir kişi hakkında soruşturmaya yer olmadığına karar verildi: Başkan Özkaya. 'Yargıtay üyelerine usulüne uygun soruşturma yapılabilir mi?' konusunda kamuoyunda ciddi şüphe var. Yani önce iğneyi kendilerine batırmaları lazım.
<< Önceki Haber Aktan'ın sözleri cezasız mı kalacak? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER