Kılıçdaroğlu’nun samimiyetine inanmıyorum, çünkü...


Şu Anayasa’yı bir an önce değiştirelim!.. 12 Eylül’ün izlerini silecek düzenlemeleri yapalım’ diyor Kılıçdaroğlu... Buyrun bakalım.. Güler misin ağlar mısın?!... Anayasa değişmesin diye mahkemeye git, 12 Eylül’e damardan giren değişikliğe karşı ‘hayır’ kampanyası yürüt.. Ee, sonra?.. Oy pusulasındaki mührün mürekkebi henüz kurumuşken, birden Anayasa’nın acilen değiştirilmesi gerektiğinin farkına var.. Peki Başbakan ne diyor; ‘Kılıçdaroğlu’nun yeni Anayasa ilgili önerisini samimi bulmuyorum..’ Bunun üzerine Kılıçdaroğlu da bir açıklama bekliyor; ‘Başbakan hangi gerekçe ile samimiyetime inanmıyorsa çıkıp millete anlatsın..’ Başbakan’ın gerekçelerini bilemem... Lakin Kılıçdaroğlu’nun samimiyetine inanmama konusunda, bir vatandaş olarak, benim yeteri kadar gerekçem var.. Aha da sayıyorum; Dersim katliamını vaka-ı adiye olarak gören vekili istifaya davet edeceksin, sonra zılgıtı yiyince sinip oturacaksın.. Üstelik bir de Dersimli olarak bunu yaparsan, delikanlılığından şüphe ederim.. Önce aday olmayacağını ilan edeceksin.. Ardından Baykal’sav’ar Önder; ‘2. Kaset de olabilir ha!..’ diye uyaracak.. Kısa bir süre sonra da adaylığını açıklayacaksın.. Siyasi ahlak anlayışında bir sorun var.’ derim!.. Genel affı gündeme getireceksin.. Kulağın çekilince, çark edivereceksin..‘Başkan olmuşsun ama lider olamamışsın..’ derim.. Sürekli ‘havuzlu villalar’da oturmayacağız diyeceksin, sonra senin de ‘halk tipi havuzlu bir villan olduğu ortaya çıkacak... Tabii ki soracağım; bu nasıl dürüstlüktür, bu ne menem bir samimiyettir..’ diye.. ‘Türban sorununu biz çözeriz..’ diyeceksin.. Bunu yarı açık, yarı kapalı ya da ‘ucundan azcık gösteren’ tasarımlar üzerinde çalışıp ‘laik tesettür’ü(!) icat ederek yapacaksın... O zaman ben de, bir daha sorarım; ‘siyasetçi misin yoksa Cemil İpekçi misin?!..’ diye.. Önceki gün Erdoğan teklif etti; ‘meydanlarda o kadar dillendirdiniz.. Haydi hazırsanız hemen çözelim..’ Her zamanki gibi kıvırdılar; “Dokunulmazlıklar ve seçim barajı ile ilgili toptan bir teklif getirsinler o zaman görüşürüz...” Bu da iyi!.. Kılıçdaroğlu meydanlarda ‘Türban sorununu biz çözeriz, kimse mağdur olmayacak’ diye esip gürlerken şart mı getirmişti ?.. İktidar, ‘dokunulmazlıklar ve seçim barajı’ meselesini istediğimiz şekilde çözerse biz de ‘başörtüsü meselesini çözeriz..’ mi demişti ?.. Şartlar yerine gelmedikten sonra başörtülülerin mağduriyeti CHP’yi alâkadar etmez mi?.. Samimiyet ha?!!!... İktidar, defaatle komisyona her partiden iki üye davet edecek ama sen icabet etmeyeceksin.. Sonra birden ‘komisyona üye göndeririz, yeter ki Anayasa çalışmaları bir an önce başlasın’ diyeceksin.. Bu durumda; ‘daha önce neredeydin..’ diye sormaya hakkım yok mu?.. Bütün mesele, ‘Kılıçdaroğlu’nun samimiyetine inanmak’, öyle mi?... Dün, başörtüsü serbestisi için yapılan değişikliği ‘Anayasa Mahkemesi’ne götürüp iptal ettiren CHP, bugün ‘başörtüsü özgürlüğü’ için kolları sıvayacak!... ‘Aman’ diyorum, dikkat!.. CHP’nin malum mahkeme nöbetleri, Kılıçdaroğlu’nun ‘kıvırma kariyeri’ ortada.. Hiç belli olmaz. Kılıçdaroğlu kendi desteklediği değişikliği de mahkemeye götürebilir mazallah!.. Bu filmin birincisini seyretmiştik zira.. Devamı olur belki bu da; “Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmak -2-” ‘Samimiyet, güven, dürüstlük..’, öyle mi?.. Yoksul kalmayacak, yolsuzluk bitecek, herkes refah bulacak, başörtülü mağdur olmayacak..,vs. diyor Kılıçdaroğlu.. Peki bunlar nasıl olacak, nedir projeleriniz?.. El cevap: ‘İktidara gelince görürsünüz!..’ Valla bu samimiyetle(!) iktidar yüzünü zor görürsünüz... ‘Neden, nasıl?..’ diye sormayın canım!.. Sandık milletin önüne gelince, görürsünüz!... Evet, bir samimiyet sorunu var.. En son ve en önemli gerekçemi de söyleyeyim; Bir siyasetçi, ‘hayır’ deyin, vatanı kurtarın..’ diyecek, milleti sandığa gönderecek ama bizzat kendisi sandığa gitmeyecek!!.. E, o zaman haklı olarak şöyle sormaz mı bu millet; ‘Bu nasıl samimiyet?!!...’
<< Önceki Haber Kılıçdaroğlu’nun samimiyetine inanmıyorum, çünkü... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER