CHP Genel Başkanı Kemal kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın verdiği 29
Ekim resepsiyonuna ilişkin parti tarafından alınmış bir karar olmadığını söylemiş ve Köşk'e çıkıp çıkmama konusunda henüz kararını vermediğini belirtmişti.
Sözlerinin devamında ise; "Henüz karar vermedim. Çünkü
29 Ekim'e daha epey
vakit var. Siyasette beş gün oldukça uzun bir süredir. Parti tarafından 'resepsiyona katılıp katılmama' konusunda alınmış bir karar olmadığını açıklıkla ifade edebilirim.” Demişti.
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarının hemen arkasından CHP Grup Başkan
vekili
Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ün, 29 Ekim de
Çankaya Köşkü’ nde vereceği resepsiyona katılmayacaklarını açıkladı.
Tartışmalar
Türkiye’nin gündemine oturdu.
Öyle ki! CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı’nın vereceği 29 Ekim
Cumhuriyet resepsiyonuna katılıp katılmayacağı üzerine papatya falına duruldu..
Katılacak, katılmayacak…
Nihayet son haber dün akşamüzeri geldi. Katılmayacağını açıkladı.
Katılmamasının bir boykot anlamına gelmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Cumhurbaşkanına karşı bir tavır olsaydı, biz grubu serbest bırakmazdık. Ben
halkın arasında bunu kutlayacağım '' dedi.
CHP etrafında yaşanan bu olaylar bana bir önce yaşanan diğer bir olayı hatırlattı. 12 eylül halkoylaması öncesi hani miting meydanlarında koşturan, canını dişen takmış bir Kılıçdaroğlu vardı. ‘
Hayır’ da hayır vardır diye…
Ancak o koştururken vekilleri kendi aralarında pişpirik oynuyorlardı.
Hadi Özışık, Konuşan Türkiye
radyo programına konuk ettiği CHP’li vekil ile konuşmasının arkasından telefonu kapatmayı unutan milletvekilinin sözlerini gündeme taşımıştı.
"Tamam Hadi bey.. Görüşmek üzere" sözlerinden hemen sonra telefonu masaya bırakan milletvekili yanındaki kişilere, "Kim oynuyor, sıra kimde" diyerek bir
kumar masasında olduklarının sinyalini veren vekilin konuşmalarında şunlar vardı;
“- Kim oynuyor beyler sıra kimde..
-Bir dakika bu telefona
cevap vermem gerekiyor..
- Sen telefona bakarken ben kağıtları sayayım..
- Hayır, güvenmiyorum size.. Ben sayarım…”
Konuşmaların devamında ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun mitinglerde, sıcaklarda nasıl koşturduğu üzerine yapılan şakalar yenilir yutulur değildi.
Konuşmaların devamında; "Kılıçdaroğlu garibim Konya'da 40 derece sıcağın altında ter dökerken sen burada para kazanırken terliyorsun Allah'a revamı… Kahkahalar.“ yer alıyordu.
CHP, 29 Ekim Cumhurbaşkanı’nın verdiği resepsiyona vekillerin katılıp katılmaması konusunda grup kararı olmadığını isteyenin katılabileceğini açıkladı.
Ama CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu katılmayacak. Cumhuriyet Bayramı’nı halk ile kutlayacak. İyi bayramlar demek düşer.
Peki! Parti’nin Genel Sekreteri ve tek yetkili
Önder Sav; ‘ demokratik hakkımı kullandım, ben resepsiyona katılıyorum’ şakası yaparsa Sayın Kılıçdaroğlu nasıl bir duruş sergiler, Ne dersiniz? Olur mu olur…
Nassı yani? dememek için hatırlamakta fayda var.
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Genel Başkanı olduğu günden bugüne ne dediyse, Genel Sekreterlik ve Parti Meclisi hep tersini yaptı. Kılıçdaroğlu Ak dedi, onlar kara; Af dedi, onlar haşa! Olmaz;
Başörtüsü dedi, onlar tövbe et ağzına biber dediler…
Kılıçdaroğlu da baktı; ‘parti(CHP) ile olmuyor. Bari halk ile olayım, Cumhuriyet Bayramı’nı onlarla kutlayayım’ dedi.
Bence en iyisini yaptı…