Dubai...


Bayram nedeniyle birkaç gündür yine Dubai'deydim. (Yine diyorum saymadım ama herhalde beş altı oldu.) Şu sıralar Dubai gündeminin starı, krizden çıkması için Dubai'ye 10 milyar dolar kredi veren Abu Dabi yöneticisi Şeyh Halife Bin Zayid Al Nihayyan... Bildiğiniz üzere bu yüklü kredi nedeniyle dünyanın en yüksek binası Burj Dubai'nin adı bile Şeyh'e jest olsun diye Burj Halife olarak değiştirildi. Gündemdeki diğer konu ise F1. Belli ki Abu Dabili yöneticiler de "Dünya turizminin yıldızı olursunuz" diye Ecclestone tarafından ikna edilmişler. Aynı Türk yöneticiler gibi! Gördüğünüz üzere F1 başlayalı beri Türkiye dünyada bir star oldu, bir star oldu ki herkesin gözleri kamaşıyor. Kamaşmaktan Türkiye'yi göremiyor! Umarım Abu Dabi'de aynen yakında öyle olur. F1 Türkiye'ye gelirken yazdığım yazılara bir bakılsın. "F1, trafik kazalarında yılda 10 bin kişinin öldüğü bir ülke için fazla lüks ve sadece bir kişiyi zengin eder: Ecclestone'u..." yazmıştım. Sonuç aynen öyle oldu. Bu arada şu sıralar Dubai'nin Türk kaynadığını da söyleyeyim. Tercihin nedeni de alışveriş falan değil kışın ortasında denize girme keyfi. Dubai'de hava eylül-ekim-kasım aylarında tam deniz havası oluyor. Konsept oteller, alışveriş imkânları, hizmet kalitesi de yüksek olunca haliyle memleket turist çekiyor. Üstelik artık Dubai'ye uçmak pahallı da değil. Emirates'in Anadolujet'i Flydubai ile gidiş-dönüş 200 euroya kadar bilet bulmak mümkün. Bir Arap-İslam ülkesinin turiste bu kadar toleranslı olması, rahatlatması, karışmaması da çok güzel bir şey ve takdire şayan. Dubai ile Türkiye aralarında vize sorununu çözer, normal pasaporta vizeyi de kaldırır, Ayşe Arman'ın köşesine de sponsor olurlarsa sanırım Dubai Türkler için daha bir komşu kapısı olur. TV haberleri... Türkiye'nin gündemini yazacaktım yazı nasıl Dubai'nin gündemine geldim anlamadım. Her neyse Dubai'den döndüm. Türkiye'nin gündemine alışmaya çalışıyorum. Arada gözüm TV haberlerine takıldı. Çok kötü TV haberciliği yaptığımızın bir kere daha farkına vardım. Özellikle ölçülen ve raporlanan kanallar işi tamamen polis muhabirliğine döktüler. Haber değeri olmayan birçok haber sadece izleniyor diye ekrana dökülüyor. Bir de müzikle dramatize ediliyor. Antalya'da adamın biri lağım çukuruna düşmüş. Ekranda sürekli yıkanan bir adam görüntüsü ve iğrenç lağım görüntüleri. TV'leri lağım çukuruna dönüştürmeden bu habercilikten vazgeçsek... Leman... Gazetelere de baktım. Bir köşe yazarı olarak, normalde Leman'ın, Engin Ardıç'ın küfürlü, saldırgan yazılarını eleştirmek için "Yazı yazmıyor, mıçıyor" diye resmeden kapak karikatürüne sevinmem gerekir. Gülmedim, sevinmedim hatta çok kaba bir düşüncenin eseri olarak gördüm. Eğer karikatür böylesine bir kaba düşüncenin çizgiye dökülmesi ise karikatüre duyulması gereken hoşgörüyü sınırlamamız gerekir. Bence Leman ve benzeri dergiler niye "Gırgır kadar satmıyoruz, çünkü devir değişti!" diye düşünecekleri yerde daha "ince ve seviyeli" düşünceden beslenen mizah yapmaya çaba göstersinler, okurlarının arttığını görecekler. Gazeteci... Köşe yazarının biri de laptopunu bavuluna koymuş. THY'de bavul ile gazeteciyi aynı uçakta uçurmayı becerememiş. Gazeteci yazısını yazamadığı için THY'den şikâyet ediyor. Sanki önceleri yazı bilgisayarda yazılıyordu. Yazı yazmak isteyen bir yerlerden kalem kâğıt bulur, yazısını yazar, sonra da eskiden yapıldığı gibi yazısını telefonla gazeteye geçer. Hele de bu köşe yazarı genel yayın yönetmeni ise gazeteye yazıyı telefonla geçmek çocuk oyuncağıdır. Bu nedenle konuyu gazete-bilgisayar ikilisine değil THY'ye odaklayalım. Galatasaray... Galatasaray operasyon yapmış, Misimoviç kadro dışı bırakılmış. Adnan Polat ve ekibi "yola devam" kararı almışlar. Bu artık kusura bakmayın vurdumduymazlık! Adnan Polat, Futbol'daki başarıyı ölçüt aldığımızda, ne yazık ki gelmiş geçmiş en başarısız başkanı olmuştur. Bunun en önemli nedeni de çevresindeki dalkavukların "Aman iyisiniz başkanım, aman iyisiniz başkanım" dalkavuklularına inanması ve tarafsız eleştirilere kulaklarını kapaması... Acilen istifa etmesi ve Galatasaray'ın önünü açması şart. Bu köşe bundan sonra Adnan Polat aleyhtarıdır. Eğer istifa etmez ise çok daha ağır yazılar gelecektir. Cübbeli... Cübbeli Ahmet Hoca'yı sürekli TV'lere çıkıp "deli deli" konuşup, "deli deli" hareketler yapmaması konusunda uyarmıştım. Bir ara beni dinleyip ortadan kayboldu. Şimdilerde yeniden orada burada boy göstermeye başlamış. Bak hoca! Ayıp oluyor! Eğer mütedeyyin Müslüman'ı dilinle, söyleminle, kılığınla kıyafetinde çağdaş dünyanın uzağında algılatmaya devam edersen gerçekten seni çok kötü aşağılarım. Ayağını denk al! Yoksa karışmam... Çekirgelik "İnsanları değerinden az övmek kıskançlık, çok övmek dalkavukluktur." (Edward Rand)

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER