Avrupa’nın Medeniyet Krizi


Deliller gösteriyor ki Norveçli katil Breivik tasarladığı katliamı saatler önce internette yazmış. Ayrıca aylarca bomba yapımı ile ilgili kelimeleri Google’dan taradığı da biliniyor. Kişisel sayfalarında çok sayıda silahlı fotoğrafının yer alması ve kanlı emellerini pek de gizleyen bir kişi olmaması facianın göz göre göre geldiğini gösteriyor. Anlaşılan Norveç güvenlik birimleri beyaz bir Norveç vatandaşının terörist olabileceğini düşünememiş. Aynı şekilde dünyadaki tüm esmer tenlileri fişlemekle meşgul Amerikalılar da İskandinavya’nın bu huzurlu ülkesinden bir terörist çıkacağına pek ihtimal vermemiş. Nitekim saldırının hemen ardından yapılan ilk yorumlarda da tüm gözlerin Müslümanlara çevrilmesi “terörist Müslümandır” yargısının ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne seriyor. Oysa ki dincilik ve onunla karışık bir ırkçılık Batı’da içten içe büyüyor. Kültürel körlük 11 Eylül’den sonra geçmişte ‘özgürlüğün sembolü’ gibi görülen Danimarka, İsveç, Norveç, İsviçre ve Hollanda gibi ülkelerde Müslümanlara sövme adeta ‘milli spor’ haline geldi. Müslümanların kutsal bildiği ne varsa ‘fikir özgürlüğü’ gerekçesiyle hedef tahtasına kondu. Örneğin Hollanda’da ırkçı ve Müslüman düşmanı Geert Wilders’in partisi ülkenin en büyük üçüncü partisi konumunda. Irkçı nefreti körüklemesine rağmen partisi yasaklanmıyor, kendisine herhangi bir ceza da verilmiyor. Oysaki Wilders Norveçli cani Breivik’ten çok da farklı biri değil. Tam aksine Wilders benzeri siyasiler Breivik gibilerini üreten nefret tohumlarını etrafa saçıyorlar. Hem Avrupa, hem de ABD 11 Eylül’den sonra yükselen nefrete kör ve sağır. Türkiye’de çok az sayıda Rum ve Ermeni’nin vakıf meselelerini abartılı bir şekilde takip eden ve açılmayan bir tek kiliseden hareketle Türkiye’de din özgürlüğünün yetersiz olduğunu söyleyebilen bu ülkeler örneğin İsviçre’de camilere minare yapılmasının yasaklanmasını fiiliyatta normal karşılayabiliyor. Almanya gibi pek çok AB ülkesi de minarelere fiili yasaklar uygulayabiliyor. Irkçılık ve dinci ayrımcılık Avrupa’da ne yazık ki sadece marjinal siyaset eliyle değil, ana siyasi akımlarca da besleniyor. Almanya Başbakanı Merkel tıpkı Norveçli cani gibi çok kültürlülüğü bir tehdit olarak görmedi mi? Türklerin Türklüğünü ve dinini muhafaza etmesini Almanya’nın geleceği için tehlikeli gören Alman kanaat önderlerinden hangisi yargılandı? Yeni Hitler yolda Şurası kesin, Batı yanlış yolda. 2001’den bu yana doğrudan Müslümanları hedef alarak yapılan yasal düzenlemeler, Ebu Gureyb vahşeti, Guantanamo ve diğer örnekler nedeniyle Batı’da eski hastalıklar yeniden uyanıyor. Bu şekilde Batı dünyanın geri kalanı üzerindeki moral üstünlüğünü ve model olma gücünü de kaybediyor. Özellikle ekonomik krizin tırmanması, Yunanistan’ın iflası ve diğer AB üyelerinin de iflas riskiyle karşı karşıya kalması yeni sosyal ve siyasi krizlerin habercisi. Eğer Euro çöker ve AB dağılmanın eşiğine gelirse Avrupa’dan yeni Hitlerler, yeni Mussoliniler beklemek abartı olmayacaktır. Batı’nın tarihsel mirası bu konuda iyimser olmamızı zorlaştırıyor. Her ne kadar bazıları Breivik olayını bireysel ve istisnai gibi göstermeye çalışsa da bu apaçık bir medeniyet krizidir. İlginç bir şekilde Batı’nın ürünü olarak algılanan küreselleşme ilk başta Batı’yı zorluyor. Çin, Hindistan ve diğer ülkelerden gelen rekabet Batı ekonomilerini yeniden yapılandırırken, sosyal sorunlara da yol açıyor. Nüfusları azalan veya artmayan Batılı ülkeler sorunun kaynağını tuhaf bir şekilde kendisinde değil de, daha rekabetçi hale gelebilmek için getirdikleri göçmenlerde buluyor. Kısacası Avrupa krizde. Hem de ciddi bir krizde. Ve gariptir bu krizin panzehiri Türkiye’de. Eğer Sarkozy ve Merkel gibilerin inadı kırılıp Türkiye ile işbirliği arttırılamazsa AB’yi ve AB ülkelerinde yaşayan milyonlarca Müslümanı çok zor günler bekliyor.
<< Önceki Haber Avrupa’nın Medeniyet Krizi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER