Deprem Kandil'i de vurdu!


Bu topraklarda kardeşin kardeşle kavgası Habil ile Kabil'e kadar uzanır. Yani bugünün meselesi değil. Kuvvetle muhtemeldir ki kıyamete kadar da sürecek. Çünkü medeniyetlerin beşiği olan bu coğrafya aynı zamanda savaşların, çatışmaların da merkezi. Herkesin malumu olduğu üzere zor günler geçiriyoruz. 30 yıldır bitirilemeyen terör son haftalarda çok can yaktı. Özellikle Çukurca saldırıları sonrasında herkesin vücut kimyası bozuldu. Ardından başlayan operasyonlar ve dün itibariyle öldürülen 300'e yakın terörist... Bir yandan da son yılların en kapsamlı kara harekâtı devam ediyor. Üzerine; Van Erciş merkezli deprem eklendi. Tam anlamıyla 'acı vatan'a döndük. Hâlâ enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanlarımız var. Tabii ki yazılması çizilmesi, analiz edilmesi gereken çok şey var. Ama bütün bu karamsar tabloların içerisinde gelecek adına umut verici şeyler de oluyor. Evet, Van yıkıldı ama tüm Türkiye ayakta. Sosyal medyasından sivil toplumuna herkes seferber oldu. 'Evim evindir Van' gibi dünya tarihine geçecek kampanyalar düzenlendi. Twitter'in gücüyle uçak seferleri yapıldı, yardım kampanyaları örgütlendi, hatta enkaz altında kalanların yerleri bu platformdan kurtarma ekiplerine gitti. Dün kurtarılan 15 günlük Azra bebek ve ailesi de bu dayanışmanın bir sonucuydu. Gerçi MHP lideri Bahçeli'nin de dediği gibi böylesi bir günde ayrımcılığı körükleyerek 'ağlama sırası onlarda' gibi lanetlenmesi gereken 'densizlik ve soysuzluk' örnekleri de olmadı değil. Ya da başta Başbakan Erdoğan olmak üzere devlet-millet tüm imkânlarıyla oradayken 'devlet kasıtlı olarak bizi ölüme terk ediyor' türü saçma sapan yorumlar yapan PKK yandaşları da çıktı. Ama her toplumda 'kırık' birileri mutlaka çıkar. Muhatap almaya bile değmez. Önümüzdeki birkaç gün içinde kurtarma ve enkaz çalışmaları bitecek. Sonrasında da kalıcı konutların inşası, yaraların sarılması faslı var. Alınması gereken dersler ve bundan sonrası için çok şey söylenecek. Bütün bunlar bir yana, yaşanan acı bir şeyi bütün çıplaklığı ile ortaya koydu. PKK'nın 30 yıldır ekmeye çalıştığı ayrılık tohumlarına rağmen bu toplum onların istediği gibi ayrışmıyor. Nasıl sevinçler birleştiriyorsa acılar da kenetlendiriyor. Bildiğim kadarıyla Kandil'de bir medya üssü var. Orada da aynı anda çok sayıda TV kanalı örgüt yönetimi tarafından takip ediliyor. Van depreminde yaşananlardan sonra eminim ki örgütün tepe kadrosu kara kara düşünüyordur. Bir bakıma deprem Kandil'i de vurdu. Her türlü çabalarına rağmen bu toplum Kürt ve Türk diye ayrılmıyor. Çünkü bizim ilişkimiz artık et ve tırnak ilişkisinin de ötesinde. Aynı vücudun uzuvları haline gelmişiz. Oysa romantik hayaller peşinde koşan PKK kadroları 'devrimci halk savaşı' başlatacaklardı. Eğer 7.2'lik felaket de onları uyandırmayacaksa 'Allah ıslah etsin' demekten başka bir şey kalmıyor. Bu arada deprem telaşına kurban gitmemesi gereken çok önemli iki açıklama var. Birincisi Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in ifadeleri. Bazı yorumlarına katılmasam da siyaset yerine askerlik yapmak isteyen bir zihniyeti görüyoruz ki bu özlenen bir şeydi. Diğeri ise Fethullah Gülen'in sözleri. Açıkçası Gülen'in ifadeleri 9 şiddetinde bir deprem gibi. Çünkü kalıpları yıkıyor ve bundan sonrası için de çok önemli bir yol haritası ortaya koyuyor. Açıklamalar herkul.org sitesinde mevcut. Birkaç satırbaşını aktarırsak... Öncelikle açık bir sitem var ifadelerinde. 'Ayıptır 30 yıldır bir avuç şaki'nin hakkından gelemiyorsun' derken esaslı bir eleştiri var ilgili kurumlara. Aynı zamanda siyaset kurumu da eleştirilerin hedefinde. Kürtçe eğitimin önündeki engellerin yanlışlığına dikkat çekiyor. Ayrıca sivil topluma da bir nevi yol haritası çiziyor. Gülen'in son açıklamaları üzerinde çokça konuşulması gereken bir içeriğe sahip. Bu konuda kafa yoran herkesin alıcı gözle okuması, dinlemesinde fayda var.
<< Önceki Haber Deprem Kandil'i de vurdu! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER