İsrail'in amacı


İsrail'in İran'a saldırma ihtimaliyle ilgili tartışmalar geçen haftadan bu yana hızından pek fazla kaybetmeden devam ediyor. Üstelik Milletlerarası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) İran'ı bugüne kadar görülmedik şekilde suçlayan son raporuyla birlikte bu tartışmaların daha da artacağı, yeni boyutlar kazanacağı bugünden anlaşılıyor. İsrail şüphesiz tartışmaların bu safhaya ulaşmasından memnun görünüyor; zira İran'ın nükleer programı konusu ve bununla ilgili mülahazalar bugün dünya gündeminde önemli bir yere oturmuş bulunuyor. Bunun böyle olması İsrail'in işine yarıyor, konunun gündemde kalmasını sağlıyor. Esasen İran'a saldırı ile ilgili tartışmalar, spekülasyonlar kendiliklerinden ortaya çıkmış değiller; bunların belli bir stratejiye dayanılarak piyasaya sürüldüklerine dair fazla şüphe yok. Önce, İsrail'in en çok satan gazetesi Yedioth Ahronoth'un köşe yazarı Nahum Barnea'nın ilgili yazısındaki 'Başbakan ve savunma bakanı sadece ikisi İran'ın nükleer tesislerine saldırıya karar verdiler mi?' şeklindeki sorusuyla patlak veren, sonra da başkalarının ve resmî yetkililerin de katılımıyla tırmanan tartışma başta planlanan amacına ulaşmış görünüyor. Bu amaç elbette birçok yönlü, boyutlu bir genel amaç sayılır. Bununla şunlar amaçlanıyor: Öncelikle İran'ın nükleer programı konusunu dünya gündeminde yeniden canlandırmak, dikkatleri bunun üzerine toplamak; ikincisi İran'a saldırıyı yeniden gündeme getirerek büyük güçlerin İran'la yeniden ilgilenmelerini sağlamak; üçüncüsü, büyük güçler üzerinde bir tür saldırı baskısı kurarak, bunları konuya yeniden dâhil etmek; dördüncüsü sonuçları tahmin edilen IAEA raporunun hemen ardından İran'a yeni müeyyideleri gündeme getirmek; sonuncusu da 'İran'a saldıracağım' mesajıyla büyük güçlerde bir korku, endişe ve paniğin ortaya çıkmasını sağlayarak bunları İran konusunda daha sert, kapsamlı adımlar atmaya teşvik etmek... Nitekim, dördüncü konu hakkında daha şimdiden büyük güçlerin bazıları yeni adımlar planladıklarını açıklamaya başlamış bulunuyorlar. Bunlardan Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, dün BM Güvenlik Konseyi'nin toplanması çağrısı yaparak İran'ın işbirliğini reddetmesi halinde bu ülkeye karşı görülmemiş yeni müeyyidelerin benimsenmesi için harekete geçeceklerini ifade etmiş bulunuyor. IAEA raporu konusunda henüz resmî bir açıklama yapmayan Amerika ise medyada yer alan ismi açıklanmayan bir yetkilisi tarafından Amerika'nın tek yanlı olarak yeni birtakım müeyyideleri hayata geçirmeye hazırlandığını söylüyor. Yetkili, bunların bankacılık alanında olacağını, ayrıca bazı şirketleri de hedef alacağını söylerken İran'ın petrol ve doğalgaz sanayii ile ilgili müeyyidelerin henüz gündemlerinde olmadığını belirtiyor. İran merkez bankasına dönük müeyyideler konusunda ise henüz bir karara varılmadığına işaret ediyor. Yetkili bunları ifade ederken BM Güvenlik Konseyi'nden çıkabilecek herhangi bir müeyyide kararından söz etmiyor; zira biliyor ki, Çin ve Rusya yeni müeyyideler konusuna karşı çıkacaklar. Zaten her iki ülke de şimdiden bunun işaretini veriyor. Çin, yeni yaptığı açıklamada İran'ın nükleer programının barışçı yollarla çözümünü önerirken İran'ı da esnek ve samimi olmaya davet ediyor. Bu çerçevede, Rusya'nın da Çin gibi düşündüğü kolaylıkla söylenebilir. Bu bakımdan Konsey'den bugüne kadar çıkan dört müeyyide kararını beşincisinin kolay kolay takip etmeyeceği tahmin edilebilir. Ancak, yine de büyük güçler arasında yapılabilecek yeni pazarlıklarla düşük bir ihtimal de olsa beşinci müeyyidenin çıkması söz konusu da olabilir. Bunu da şimdiden dikkate almak gerekiyor elbette; zira 'dördüncü müeyyide kararı da çıkmaz' deniyordu; ama istendiği kadar sert ve kapsamlı olmasa da pazarlıklar sonucu bu çıkmıştı. İsrail'de başlayan ve kısa sürede dünya gündemine oturan İran'ın nükleer programı konusu ve ilgili gelişmeler bugünlük böyle. Bunlara bakarak İsrail'in amacına şöyle veya böyle ulaştığını söyleyebiliriz; zira konu artık yine bugünün ve yarının da önemli bir konusu olmaya devam edecek. İran ne yapacak? Elbette bütün bunlara karşı çıkacak; liderlerinin dediği gibi kendi yoluna devam edecek, yolundan bir santim bile sapmayacak. Bu arada da muhtemel bir saldırının ister istemez kendilerini de işin içine çekeceğini iyi bilen başta Amerika olmak üzere diğer büyük güçler İsrail'in tek başına yapabileceği muhtemel saldırı dolayısıyla hop oturup hop kalkacaklar, İsrail'in sayesinde diken üstünde oturmaya devam edecekler. İsrail böylece bir bakıma şantajla bunları da rehin almış olacak, bölgeyi tehlike altında tutmaya devam edecek.

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER