AVRUPA, TÜRKİYE’Yİ KAFALAMA DERDİNE DÜŞTÜ


Üç kıtaya nizam veren devlet-i âli’nin çocukları, yüzyılı aşkın geçmişinden habersizce üç tarafı deniz, dört tarafı düşmanla çevrili bir adacıkta; ötekileştirmenin, ayrıştırmanın ve cepheleşme prangalarıyla kilit altında olduğunu çok yakın zamanda fark edebildi. Buna da şükür. Dünya haritasındaki yerimizi çarpı işaretiyle belirleyen bazı dünya devletleri bugünlerde ‘buseler’ gönderiyor. Hem de Kraliçe'leri aracılığıyla. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İngiliz Kraliçesi’nin özel davetlisi olarak bu ülkeye yaptığı ziyaret gününde, Hürriyet’te bir makale kaleme almıştı. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Hürriyet gazetesi için kaleme aldığı makalesinde; “…Türkiye’nin AB’ye katılımı Tek Piyasa’ya taze bir enerji getirecektir. Avrupa’nın denizaşırı ülkelerdeki nüfuzunun, Müslüman çoğunluğa sahip bir ülkedeki başarılı bir demokrasinin getirebileceği avantajlara ihtiyacı var.”Avrupa Birliği zirvesi öncesi, 11 AB üyesinin dışişleri bakanları yayımladıkları ortak makalede de kullanmışlar. Türkiye’ye destek cümleleriyle birlikte tavsiyelerinde yer aldığı makale euobserver.com’da, Almanya, İngiltere, İtalya, İsveç, Finlandiya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Litvanya, Letonya ve Estonya dışişleri bakanlarının imzasıyla yayımlandı. 11 AB üyesinin altında imzası olan makaledeki; "Özellikle Ortak Pazar için yeni bir ekonomik güç merkezi ve büyüyen bir bölgesel güç olarak Türkiye, ortak dış politika çabalarımıza katkı yapabilir. Biz Türkiye'nin katılım sürecinin her iki tarafa faydalı olduğuna ve ekonomik rekabet gücü, enerji güvenliği ve bölgesel istikrar gibi ortak hedeflere ulaşmada önem taşımaya devam ettiğine güçlü inancımızı koruyoruz" cümleleri, cilalı imaj devrinde biraz kandırıkçı da olsa hoşumuza gitmiyor değil. Ancak bu makale ile takke düştü ve kel göründü. Öyle ki! Kırk yıldır Türkiye’yi kapıdan baktırdıkları o büyük ulaşılmaz hümanist ve sosyal-modern(!) hayat tarzıyla birlikte ekonomik ağırlığı(!)nı pahalıya sattıkları dönemin geri kaldığının delili olarak önümüze gelmiş durumda. Ama bunu yutmayacak kadar uyanan Türkiye kamuoyuyla birlikte siyasi iradesi; Kıbrıs Rum Kesimi’ni hangi güzelliği ile aranıza kattınız diye tebessümle karşılıyor bu Avrupa’dan yükselen ağıt gazellerini. Bu muhabbetin sebebini her ne kadar sağır sultan bile dillendirse de, yine de kaydetmekte fayda görüyorum. Türkiye’nin sınır boylarında iktidarların sorgulandığı ve birilerinin ya canıyla ya da kaçarak iktidarı terk ettiği bir dönemde Türkiye’nin iç ve dış siyaseti göz dolduruyor. Özellikle Türkiye vatandaşlarının ısrarlı demokrasi talebinin bunda etkili olduğunu söylemek gerekiyor. Ama gözü ve eli bu coğrafyadan uzak olmayanların hala katakulli peşinde olduklarını unutmamak gerektiğini kaydetmekte fayda var. Bu anlamda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 'Yurt dışına heybeniz dolu çıktığınızda başınız daima dik olur. Bundan şunu kastediyorum, Avrupa'nın birçok ülkesi büyük ekonomik sıkıntılar ve bunalım içindeyken Türkiye'nin ekonomik performansının iyi olması ve bu sıkıntılardan uzak olması, buralarda Türkiye'yi parlayan yıldız olarak göstermektedir. Bundan büyük bir gurur duyuyorum.’(Yenişafak-25.11.2011) sözleri artık devranın döndüğünün resmidir diyebiliriz. Ancak sözüm ona batılı-modern-hümanist dünyanın bu temsilcileri, sizden (bu coğrafyadan) bir kahve içmeyi garantiye almadıkça size çay söylemelerini beklemek saflıktan öteye geçmemiştir. Bu yüzden, birileri menfaatleri ön plana çıktığında nasılda arkanızdan koşuyor ve methiyeler düzüyorlar. Tabi bu durum bizleri rehavete sevk etmemeli, gözü ve kulağı açık bir iradeyle yolumuza devam etmeliyiz. [email protected] twitter.com/maomazhar
<< Önceki Haber AVRUPA, TÜRKİYE’Yİ KAFALAMA DERDİNE DÜŞTÜ Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER