İÇKİSİZ OLMAZ ABİ
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Cuma, Kasım 30 2007
Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün bu 'dengeci'yanını anlıyorum.
Kendileri hassastır, Türkiye'de bazı şeylerin "Fetiş" haline getirildiğini, bunların da bazı önemli adımların atılmasına mani olduğunu düşünür.
Sanki "Fetişe"e saygı göster, sorunu hallet!" felsefesini uygular. "Çankaya Sofrası" uygulamasında da böyle bir tutuma tanık oluyoruz.
Hayır, bu uygulamayı yadırgıyor değilim. Bir Cumhurbaşkanı'nın ülkenin her alanda güngörmüş zevatını davet edip fikir alışverişinde bulunması son derece isabetli. Düşünce adamları, iş adamları, sanatçılar, kıdemli politikacılar, hatta halk içinden bilge insanlar, bir devlet adamına ciddi ufuklar açabilir. Sayın Gül'ün ilk "Çankaya Sofrası"na tarihçi Halil İnalcık'la eski Kültür Bakanı ve şair Talat Halman'ı davet etmesi de "bir yerden başlamak" açısından olumlu. Burada Gül'e has "denge arayışı" var mı, bilemem ama, mesela sayın Gül, bu görüşmelere Turgut Cansever ve Rasim Özdenören'le başlayabilir miydi? Bunu değerlendirmiş midir, "Bu işe, şu tip insanlardan başlayalım" gibi bir seçme yapılmış mıdır? Sanırım. İleride "Çankaya Sofraları" na davet yapılırken yelpazenin genişleme seyri herhalde kamuoyunca dikkatle izlenecektir. Ama her halükarda, bu buluşmaların Sayın Gül'e önemli bir fikir zenginliği taşıyacağı muhakkaktır. Ayrıca sayın Gül'ün, devletin, Türkiye'nin düşünce ve duygu ufkuyla temasını canlı tutması açısından da önemlidir.
Ben, mesela, bu çerçevede sayın Demirel'le sayın Erbakan'la da görüşmenin çok faydalı olacağını düşünürüm. Sayın İzzettin Doğan'la, sayın Bartelemeus'la, sayın Gülen'le, sayın Mihri Belli ile, belki eski Türkiye Birleşik Komünist Partisi Genel Sekreteri Nabi Yağcı ile... Ne bileyim, elhasıl bir Cumhurbaşkanı her çevrenin "Akil adam"ı ile görüşebilmeli... Bu devlete derin bir toplum ufku kazandırır. Abdullah Gül'ün bu vüs'atte bir kişiliğe sahip olduğunu düşünüyorum.
"Çankaya Sofrası"ndan yola çıkış ve içki meselesine gelince... Mustafa Kemal Paşa'nın Çankaya Sofrası'nın da, böyle bir nitelik taşıdığı doğrudur. O sofranın "içki" ile birlikte anılması da bir gerçeği ifade eder. Ama, 2007 yılında kur
Bu haberler de ilginizi çekebilir

ŞERİF ALİ TEKALAN

KADİR GÜRCAN

ABDULLAH AYMAZ

KEMAL GÜLEN







