Demokrasiye dönülebilir mi?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Çarşamba, Nisan 19 2017
Bundan sonra demokrasiye dönülebilir mi? 1946-1950 arası Demokrat Parti'nin izlediği yolla belki...

Referandum öncesi yazımın başlığı, "ikinci 1946 seçim faciasına dolu dizgin" idi! "Türk siyasi tarihinin en şaibeli referandumuna gidiyoruz!" dedim. Maalesef haklı çıktım. Bütün sandık hileleri kullanıldı, yetmedi; YSK devreye girdi. Göz göre göre kanuna aykırı şekilde mühürsüz oylar geçerli sayıldı! 2.5 milyon mühürsüz oyla millet iradesi çalındı! Sadece Türkiye değil bütün dünya 16 Nisan gecesi oy hırsızlıklarını konuşuyor ve seçimlerin meşruiyetini tartışıyor! 

Bundan sonra demokrasiye dönülebilir mi? 

1946-1950 arası Demokrat Parti'nin izlediği yolla belki...

Demokratlar, 1946 seçim sonuçlarına şaibeli diye itiraz etti, sonuç alamadı. Ancak işin ucunu bırakmadı. İzmir ve Aydın'da mitingler düzenlendi. Ankara'nın gündeminden seçim hileleri hiç düşürülmedi. Milletvekilleri Meclis oturumlarına katılmayarak tepkilerini sürdürdü.

7 Ocak 1947'de Demokrat Parti kurultayı bir dönüm noktasıydı. Hürriyet Misakı adı verilen bir raporla, Anayasaya aykırı anti demokratik yasaların kaldırılması, yargı bağımsızlığı, seçim sisteminin yeniden düzenlenmesi, hükümetin, idarenin tarafsızlığının sağlanması, parti başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığının birbirinden ayrılması gerektiği açıklandı. Demokratik bir yönetim için gerçekleşmesi gereken bu isteklerin karşılanmaması halinde ise sine-i millete dönüleceği deklare edildi. Nitekim DP, Nisan ayındaki ara seçimleri boykot etti ve seçimlere katılmadı. Recep Peker'in; İstiklal Mahkemeleri kanunu yürürlükte" tehdidi bir acz ifadesiydi.

İktidar ve muhalefet arasındaki gerginliğin artması üzerine cumhurbaşkanı İsmet İnönü, ayrı ayrı Celal Bayar ve Recep Peker ile görüştü. İnönü, Peker'den çok partili sistemin sağlam temellere oturtulmasını sağlayacak düzenlemeler yapmasını istedi. Ancak CHP lideri, bu isteklere karşı çıktı.

Bu haberler de ilginizi çekebilir