Elveda Albania... Mirupafshim!

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Temmuz 18 2019
''Çocukluğumun lezzetlerini yakaladığım güzel ülke, dağlarının yeşilini, İyon denizinin mavisini, Adriyatik'in musiki etkisi yapan dalgalarını, Lura Gölü’nün nilüferlerini, Valbona’nın rengarek atmosferini, Mavi Göz’ün serin suyunu, şelalelerinin sesini, Antalya’yı aratmayan iklimini, güneşinin sıcaklığını çok özleyeceğim…''
Erkan Çıplak / samanyoluhaber.com
Elveda Albania

2016 yazının soğuk ‘15 Temmuz’ gecesinde yaşanan o malum hadiseden sonra, hiçbir şey eskisi olmadı bizim için... Önce komşularımız, sonra akrabalarımız yüz çevirdi bizlerden... Kimse ne arıyor ne de soruyor hatta insanlar bizi görünce nefretle bakarak yolunu değiştiriyordu. Yaşadıklarımızın şaşkınlığını ve üzüntüsünü üzerimizden atamadan, yıllardır emek verdiğimiz işimizi de kaybettik… Aylarca çabaladığımız projeler iptal oluyor ve artık iş arkadaşlarımız da telefonlarımıza çıkmıyordu. Koca dünyada yapayalnızdık sanki! Etrafımızda sadece aynı kaderi yaşayan yol arkadaşlarımız vardı. Kısa süre sonra işinden edildiği gibi özgürlüğünü de kaybeden arkadaşlarımız olmaya başladı. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi bilmiyorduk… Birkaç hafta evde hapis gibi yaşadık, çocuklar her polis sireni duyduğunda balkona koşuyor, polislerin başka binaya gittiklerini görünce şükür duygusuyla bize sarılıyorlardı. Elimizde, tek kalan şey özgürlüktü. Onu da kaybetmemek adına, geride sevdiklerimizi gözü yaşlı bırakarak hiç bilmediğimiz diyârlara gitmeye karar verdik… Genelde yatılı okuduğum için gurbete alışkındım ama bu ayrılık başka türlüydü. Ne menzili belliydi ne de ne zaman geri dönüleceği… Bu yüzden anne babamıza, kardeşlerimize ve sevdiklerimize defalarca sarıldık! Uzun uzun baktık yüzlerine çünkü birbirimizi son görüşümüz olabilirdi ve günün birinde vatanımıza döndüğümüzde, bazıları hayatta bulamayabilirdik… 
Onlar için de aynı şey geçerliydi, evlada son kez sarılma, torunu son kez öpmeydi belki…

Bu duygu ve düşüncelerle her an tutuklanma endişesi ile uçağa bininceye kadar büyük stres yaşamıştık. Uçak kalktığında ise ormanlarının yeşiline, denizlerinin mavisine, bayrağının alına son kez baktığımız vatan toprağı ile vedalaşıp bulutların arasına karıştık. Artık sevdiklerimiz de vatanımız da bizden uzaktaydı. Bu yaşananlara sadece hıçkırıklarımız eşlik ediyordu… 

Bu haberler de ilginizi çekebilir