İnfilak: Sesimi duyun!


Kadın-erkek ilişkilerinin daha serbest olmasını savunanlar, özellikle kadına karşı işlenen suçların ardından bir noktanın altını çiziyorlar: Yaşanmamış cinsellik büyük bir tehlikedir. Bu tespitin haklılık payı olabilir. Ancak, "Her türlü serbestlik tanınırsa sonuç ne olur?" sorusunun cevabı, "Mevcut durumdan çok daha iyi olur." cümlesindeki zan ve tahminden öteye geçmez. Kendi derdiyle uğraşmaktan, başkalarını araştırmaya fırsat bulamayanlar, ilişkilerin alabildiğine serbest yaşanabildiği toplumlardan masal ülkesi gibi bahsediyorlar. Hâlbuki en acı istismarlar o ülkelerde yaşanıyor. İnsanî duyguların üzerine vefasızlığın kezzap döküp geçişine de en çok oralarda rastlanıyor. Geçen yıllarda ABD'de yaşanan silahlı okul baskınını hatırlayalım. Katil, baskın öncesi mesajını videoya kaydetmiş, sonra kendi okuluna girip etrafı taramıştı. Kanlı bir katliamın ardından ne var ne yoksa hepsi ortaya dökülmüş, katil etrafına sesini duyuramadığı için acı bir katliamla varlığını hissettirme yolunu seçmişti! Cinnetin temelinde vefa göremeyen hisler vardı. Şimdi de Brezilya benzer bir hadise ile sarsıldı. 24 yaşındaki Wellington Menezes de Oliveira adlı kişi mezun olduğu okula girip, çift silahla iki sınıfı taradı. Tıpkı ABD'deki okul baskını gibi. Her şey ince ince düşünülmüş. Verilmek istenen mesaj bilgisayarda yazılmış. Beyaz bir çarşaf kefen olarak hazırlanmış ve yedi yaşındaki çocukların okuduğu birinci sınıflardan birine bırakılmış. Wellington Menezes'in bıraktığı mektubun ilk cümlesi şöyle: "Öncelikle bilmelisiniz ki, kirli insanlar eldivensiz bana dokunamayacaklar, sadece iffetini evlilik sonrasında ilişkiye saklamış iffetli insanlar, zinaya bulaşmamış insanlar bana eldivensiz dokunabileceklerdir." Eldeki bilgiler henüz yeterli değil. Ancak şöyle bir düşünelim: Menezes mesajına, neden iffetsizlerin kendisine dokunamayacağını söyleyerek başlıyor? Ve neden yedi yaşındaki çocukların sınıfına beyaz bir çarşaf bırakıp, 12-14 yaşındakilerin sınıflarını tarıyor? Şimdilik, AIDS hastası olduğunu bildiğimiz katil, küçük yaşlarda istismara maruz kalıp, o istismardan AIDS virüsü kapmış olabilir mi? Annesini de küçük yaşlarda kaybeden Menezes, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını utanç verici bir hastalıkla boğuşmakla kaybetmekten bunalıp, infilak etmiş olamaz mı? Henüz bunları bilmiyoruz. Ama bilinen bir şey var ki, çocuk istismarı ile ilgili suçlara bulaşanlar arasında her istediğine rahatlıkla ulaşabilenlerin sayısı hiç de az değil. İlişkilerin serbestçe yaşanabildiği ülkelerde, devlet çocuklardan gelecek bir telefonla hemen kapıya dayanıp, çocuğu ailenin elinden alma tedbirini geliştirmiş. Neden? Yaşanmamış cinsellik suç sebebi olabilir. Ancak ilişkilerin alabildiğine rahat yaşandığı ülkeler incelenirse serbestlik faturasının çok daha kabarık çıktığına şahit olabiliriz. Bu tür toplumlar üzerinde yapacağımız araştırmalarla sonuca gideceğimiz gibi, bizzat insan üzerinde, hatta kendimiz üzerinde yapacağımız araştırmalarla da sonuca gidebiliriz. Mesela önce, nefis hakkında söylenmiş şu enfes söze kulak verelim: "Nefsini seven başkasını hakiki manada sevemez." Sonra da Buseyri'nin meşhur kasidesindeki şu mısraları düşünelim: "Nefis çocuk gibidir. Vakti geldiğinde sütten kesilmezse, yirmi beş yaşına gelse de annesini emmek ister." Nefsini şehvet girdabına kaptıranlar, bırakalım başkalarını duyma ve onların hislerine saygı göstermeyi, acaba kendi kendilerini duyabiliyorlar mı?
<< Önceki Haber İnfilak: Sesimi duyun! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER