Dünya Bahçesinin Bahçıvanı

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Nisan 12 2019
1959 yılında Erzurum’dan ayrılıp trenle Edirne’ye seyahat etmekte olan bir yolcunun bambaşka hayalleri vardı. Dünyasını tahta bir bavula sığdıran bu gencin gözünü, gönlünü yüce bir sevda doldurmuştu. Ümit tomurcuklarına Bahçıvan olma azmindeydi.
FİKRET KAPLAN- SAMANYOLUHABER.COM 
1959 yılında Erzurum’dan ayrılıp trenle Edirne’ye seyahat etmekte olan bir yolcunun bambaşka hayalleri vardı. Dünyasını tahta bir bavula sığdıran bu gencin gözünü, gönlünü yüce bir sevda doldurmuştu. Ümit tomurcuklarına Bahçıvan olma azmindeydi. İnsanın mâhiyetindeki yüceliklerin tomurcuklaşıp ortaya çıkması için yollara düşmüştü. 
Bu “Kutlu Bahçıvan” uzun yıllardan beri çorak kalmış Anadolu topraklarında bir kere daha gül dermek istiyordu. Semaya ser çekmiş ulu ağaçlar, kökleri zeminin derinliklerine inmiş yüce çınarlar görmekti onun hayali. Karın, dolunun şiddetinden; tipinin ve boranın yakıp kavuruculuğundan etkilenmeyecek fidanlar yeşertmek… Gecesi sabah aydınlığında, gündüzü Cennet gibi rengârenk bahçeler oluşturmaktı onun arzusu.  

Fakat, şiddetli bir kış yaşanıyordu Edirne’de. Her tarafı buz tutmuştu. Fırtına, tipi, boran estirdikçe estiriyordu. Pek geleceği yoktu baharın. Ama her şeye rağmen durmuyordu Bahçıvan. Kış, kıyamet de olsa düşlerini yeşertmeye çalışıyordu. Tohumu serpiyordu her yere. ‘Karlar, buzlar çözülsün, bahar gelsin yola revân olalım’ yoktu onun dünyasında. Kendisine düşen şey tohumu atmaktı toprağa. Onları yeşertecek olan Allah’tı. Eğer O (cc) dilerse, ümitle dolu olan bu fidanlar, bahar demez, yaz demez; hazan demez, kış demez, kucak kucak meyvelerle gelir ve o görkemli kametten bekleneni yerine getirirlerdi.

Bahçıvan, Anadolu’nun ümitsiz kışını bahara çevirecek kardelenler peşinde koştururken önünde en büyük engel olarak valiyi bulmuştu. Edirne Valisi Ferit Kubat, baharın güllerinden hoşlanmayan bir insandı. Bahçıvan’ın aktif olmasından çok rahatsızlık duyuyor, yaşanmaz bir hayat için elinden gelen her şeyi yapıyordu. İnsanlar arasında onu göstererek:

- Aranızda hainler var, onları ezeceksiniz, diyordu. 

Bu haberler de ilginizi çekebilir