Gazeteci Mustafa Ünal'dan mektup var

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Ekim 22 2018
Gazeteci Mustafa Ünal cezaevinde 27. ayını doldurdu. Yakınları ve avukatı, morali ve sağlığının oldukça iyi olduğunu söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti vasfının ve adaletin tecelli edeceği günü sabırsızlıkla bekliyor. AKP’ye kırgınlığı ise devam ediyor.

Mustafa Ünal gönderdiği mektubunda bu sitemleri gündeme getirirken, mahkemeye, meslektaşlarına ve kamuoyuna soruyor: Benim, Ali Bulaç, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan’dan farkım nedir?

İşte o mektup:

AİHM’in Şahin Alpay için verdiği karar pilot karardır ve benim için de geçerlidir. AİHM kararı ve AYM’nin Mehmet Altan kararı ışığında benim bir gün bile tutuklu kalmam hak ihlali. Dava dosyaları adaletsizlikten kırılıyor.

Canlılar için oksijen ne ise devletler için adalet odur.

Devletler adaletle nefes alıp verir. Gezegenimizde oksijen yani adalet tükenmek üzere.

Devletin alarm sinyalleri çalıyor.

Benim tutukluluğum devletin nefes borusunu tıkamaktadır.

Devlet boğuluyor kulak veriniz!

Tutukluluğumun devamı yönünde karar verilmesi için hiçbir hukuki gerekçe yok.

İçeriği, her bir kelimesi ve her bir harfi tertemiz 9 yazı mı müşahhas delil? 

Hayır. Tek gerekçe “konjonktür” .

O da hukuki değil.

Siyasi bile değil politik.

Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde konjonktür, tutukluluğumun bahanesi asla ve kat’a olamaz.

Ben Ankara gazetecisiyim. Tarihin tanığıyım. Ben bir suçun mahpusu değilim. Konjonktürün kurbanıyım.

Silivri zindanından, tarihin penceresinden Ankara’yı, olup bitenleri ibretle ve hayretle izliyorum. Ak Parti iktidar, dostlarım bakan, milletvekili, ombudsman… ben ise mahpusum. Dört duvar arasında, kör kuyunun dibinde yaşamaya terk

Bu haberler de ilginizi çekebilir