Geometri, Taliban Ve Rönesansımız

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Eylül 27 2021
"Bugün Müslümanların yaşadığı coğrafyada dini ilimlerin ve fenni ilimlerin yaklaşık on asırdan beri birbirinden ayrılmalarından dolayı müthiş bir sefalet, karanlık, cehalet ve kabalık hüküm sürmektedir. Fenni ilimlerin dini ilimlerden ayrı olması zarar noktasında aslında daha çok dinimizi kör topal haline getirdi."
Hüseyin Odabaşı | samanyoluhaber.com

“Donmadan akabilmek ne iyi. Her gün kendinden kendine sefer et” der Mevlâna. Sefer hicret ve hicran demektir; yani zordur. Bediüzzaman’ın ölüm dediği “yeknesaklık” karadeliğine baş kaldırmak demektir. (Birinci Lema)

İnsanı, kalbini, ilmi ve medeniyetleri başka değil “durağanlık” öldürür. 

Müslümanlık, Hicri 5. asırdan sonra böyle bir durağanlığın gölgesi altına girmeye başladı.

 “Tarihte takva ile funun-u medeniye'de ilerlediğimiz pek çok zaman olmuştur. Ta hicri beşinci asırda biz Asya’da bir Rönesans gerçekleştirmişiz ki... Ancak hicri beşinci asırdan itibarendir ki kalp kafadan ayrılmış ve bunların hangisi hakimse diğerini talâk-ı selâseyle (üç şartla) boşamıştır.” (Fethullah Gülen, Prizma 8, sf; 68)

Aradan bunca asır geçmiş olmasına rağmen halen daha fünun-u müspete ile ulum-u diniye’nin izdivacının gerçekleştirildiğini söyleyemeyiz. 

Hindistan'da yetişmiş Vahdet-i Şuhud mezhebini kuracak kadar tasavvufta ileri gitmiş olan ve İslam aleminin kendisine “müceddidi-i elf-i sani” dediği İmam-ı Rabbani Hazretleri (1563-1625) Mektubât’ında geometri (hesap ilmi) ilmiyle alakalı şöyle der:

“Onların aklına dayanan düzgün ilimlerden biri geometridir ki ne dünya saadetine ne de ebedi kurtuluşa faydası yoktur. Bir üçgenin iç açılarının toplamı iki dik açıya eşittir demek ve bunu ispatlamak insanlığa ne kazandırır ki”(Mektubat)

Bu acı tespit, yaklaşık fen ve din bilimlerinin birbirinden boşanmasının üzerinden 5 asır geçtikten sonra hicri onuncu asırda yapıldı.
Baron do Tot’un ifadesine göre Mühendishane-i Bahri Hümayun’un (Mühendislik okulu) açıldığında “hendese öğretilecek de ne olacak” anlayışıyla devrin mollaları Sultan III. Mustafa’ya karşı itiraz seslerini yükselttiler. Neticede açılan hendese imtihanında bu muteriz(itirazcı) hocalara üçgenin iç

Bu haberler de ilginizi çekebilir