Gonca Dergisi Ağustos sayısı çıktı!

Dergide, okuyucuyu ilk olarak Necla Günay’ın “Komşu Serçe” adlı şiiri selamlıyor.  Soner Can’ın “Takla Böceği” adlı denemesi, takla böceğinin binbir maharetini gözler önüne seriyor. Röportaj havasında geçen denemede takla böceğinin sevdiği ne varsa satırlara diziliyor.  

“Çilli Çocuk”un Kuklacısı Hakan Arısoy ile yapılan röportajda çocukların gizli kahramanı Çiço’nun nasıl tasarlandığından bahsediliyor. Hakan Arısoy’un kuklaları belki bir gün sizin de okulunuza gelebilir. Başta Çiço olmak üzere.

Selma Özcan’ın “Gariptir İnsanoğlu; Mektup Yazmaz! Sonra da Mutlu Olamıyorum Der...” adlı yazısında yürümeyen, sevmeyen, mektup yazmayan, ağlamayan, dua etmeyen insanın mutlu olamayacağı tekrar ediliyor. Yazının üst satırında ise bir postacının başından geçen üç sahne çizgi hikâyeleştiriliyor. Gülmek mi dediniz. Tabi ki garanti...

Nuh Özdin’in kaleminden çıkan “Damlaya Damlaya Kaktüs Olur” adlı yazı, insanların en merak ettiği bitkilerden birisi olan kaktüsü okuyucusuna sunuyor. Acaba kaktüs insanı ya da hayvanı tabi ki de kendisine zarar verecek olanı ısırır mı? Peki ya dikenlerini ok gibi yapıp saldırır mı? Merak edilen bir sürü özelliği ile yazınız sizi bekliyor. Aman geç kalmayın kaktüs kak dedi bile. Nasreddin Hoca her zamanki gibi gülen yüzü ve kıvrak zekâsı ile hem güldürüp hem de düşündürüyor. 

Mizah Dükkânı, birbirinden komik ve bir o kadar da temiz mizahı, sayfalarına taşıyıp okuyucusunun yüzünde tebessümü eksik etmiyor. “Sarı Balık ile Pembe Balık” adlı çizgi hikâyede hile ile yapılan bir işin sonunun ne kadar utandırıcı bir hâl aldığı gözler önüne seriliyor. 

Eğer’de bütün gün orada burada gördüğümüz onca şeyin yerçekimi olmadan uzayda s