İşte Türkiye'nin basın özgürlüğü karnesi

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Mayıs 3 2019
96 yaşındaki duayen gazeteci Hıfzı Topuz, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda geldiği noktayı anlattı.
'Türk Basın Tarihi’ adlı kitabında basın özgürlüğünü enine boyuna işlediğini ifade eden Topuz, geçmişten bugüne hemen her devirde basın yasakları olduğunu, ancak hiç bir dönem bugünkü kadar gazeteci tutuklanmadığına dikkat çekti. Topuz, 27 Mayıs’ta bile 3-4 gazetecinin hapse atıldığını kaydetti.

Euronews’e konuşan Hıfzı Topuz, Abdülhamit döneminden örnek vererek, o zaman gazetecilerin gazeteleri sansür memuruna götürdüğünü, ancak memur onayından sonra gazetelerin basıldığını söyledi. Sansür meselesinden dolayı da gazetecilerin hapsedilmediğini ekledi. İstiklal Mahkemeleri’nin kurulduğu dönemde dahi gazetecilerin, uzun zaman hapiste kalmadığını, tehlike atlatıldıktan sonra serbest bırakıldığını aktardı.

Basın savcısı ile dost gibiydik

1948’de gazeteciliğe başlayan duayen gazeteci, o yılları şöyle anlatıyor: “Basın savcısı Hicabi Bey vardı. Hicabi Bey gazeteler çıktığı zaman okuyor, kontrol ediyor ve önlem almaya kalkıyordu. Sansür değildi. Çok iyi hatırlarım, zaman zaman bana telefon eder, ‘Aman Hıfzı, Cumhuriyet’te şöyle bir haber var, bunu alırsan başın derde girer, kovuşturma açarız, dikkat et.’ derdi. Yani basın savcılarıyla dost gibiydik. Beraber çalışırdık. Onlardan bize bir tehlike gelmezdi.

Ne oldu sonra? 27 Mayıs oldu. 27 Mayıs olmadan evvel gazeteciler hakkında yüzlerce dava açıldı. Saymaya imkân yok. Hakkında kovuşturma açılmayan gazeteci yoktu aşağı yukarı. Ama içeride gazeteci de yoktu. 27 Mayıs devrimi olduğu zaman içeriden üç dört gazeteci çıktı; Ahmet Emin Yalman, Şahap Balcıoğlu, Naim Tirali ve bir arkadaş daha…

Dayak yiyen gazeteci yoktu o zaman

Düşünün öyle bir baskı rejimi var, basına karşı o kadar önlem alınıyor fakat içeriden çıka çıka üç dört gazeteci çıkıyor. Bu, çok önemli. Demek ki gazetecilere fiilen bi

Bu haberler de ilginizi çekebilir