Kara Gün Geçer Babam Hey!

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Kasım 1 2019
''Biz bilemiyoruz hangi kapının hayırlı olduğunu. Mahkeme kapısının önünde herkes sırasını bekliyor. Biz de bekliyoruz. Muhacire kadının sevimli çoğunun cıvıltıları salondakileri neşelendiriyor. Arada bir kapı açılıyor ve görevli sıradakini çağırıyor. Bir avukat, bir tercüman bir sığınmacı giriyorlar içeri. Sadece yürekler değil yüzler de yangın yeri. Ürkek ve tedirgin bakışlar. “Ya ilticam kabul edilmezse! Nereye giderim, nereye sığınırım”
Harun Tokak / samanyoluhaber.com
Kara Gün Geçer Babam Hey!

Sabah kalkıyorum. Yoğun bir gün beni bekliyor. Bugün tanık olarak bir muhacire kadının iltica duruşmasında bulunacağım. Dışarısı kararsız bir sonbahar havası, sisli ve bulutlu. Güneş görünmüyor. Göründüğü günlerde de erken kayboluyor. Buğulu penceremden apartmanın önündeki geniş avluyu dolduran palamut ağacını seyrediyorum.

Her gün biraz daha kendisini ölümün soğuk kollarına bırakan insan gibi cansızlaşıyor. Kızıla boyalı titrek son yapraklar ayrılık temalı hüzzam türküleri söylüyor. 

Ya yaz boyunca öyle miydi?

Gür yapraklarla bezeli dallarda kuşlar cıvıldaşırdı. Sabah akşam kuş sesinden geçilmezdi. Sıcak yaz günlerinde kendisine sığınan herkesi gölgelerdi. Şimdi bütün yaprakları gün be gün onu yalnızlaştırıyor. Yuvasız insanlar gibi o da sığınacak bir yer arıyor.

Az sonra siyah bir araba görünüyor. Hızlı adımlarla iniyorum merdivenleri. 

Sabah trafiği İstanbul’u aratmayacak kadar yoğun. 

Yarım saat kadar sonra duruşma salona varıyoruz.
 
Gördüğüm şu ki Müslüman ülkeler bir sel gibi Batıya akıyor. 

“Ben bir mülteciyim” diyor Şebnem Ferah.
“Bütün hayallerin sonsuzluğa ve sona erebildiği bir yerdeyim.
Yüreğime sığındım. Burada savaş çıksa bile ölen yok. 
Kendi yüreğimden başka sığınacak yerim yurdum yok.”

Evet, kendi ülkesindeki bütün hayallerini bırakıp gelen insanlar.

Hocaefendi'nin “ben ülkemin yol kenarlarındaki kahvehanelerini bile özlüyorum dediği” gibi kim bilir bu insanlar doğup büyüdükleri toprakların nelerini özlüyorlardır. Geride ne hasretler, ne özlemler, ne hatıralar bırakarak gelmişlerdir. Can havliyle çoluk çocuk bir

Bu haberler de ilginizi çekebilir