Kaybettirme lüksü olmayanlar

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Nisan 18 2025
Samanyoluhaber.com yazarlarından Prof. Dr. Osman Şahin yeni köşe yazısını 'Kaybettirme lüksü olmayanlar' başlığıyla köşesine taşıdı.
Önceki yazıda kerim olarak yaratılan insanın, işledikleri büyük cinayetleri perdeleyerek vicdanlarını nasıl rahatlattıkları ve bu şekilde büyük zulümlere imza atabildikleri konusu üzerinde durmuştuk. Bu yazıda ise insanlığın en doğru ve şaşmaz rehberleri olan peygamberlerin bu meselelerin nasıl üzerinden nasıl gelebildikleri ile devam edelim…

 

Hazreti Yusuf (aleyhisselâm) kendilerine yaptıkları o kadar zulme rağmen, su kabı kardeşi Bünyamin’in yükleri arasında çıktığında kardeşlerinin ‘Eğer çalmışsa zaten daha önce onun kardeşi de çalmıştı’ demeleri karşısında kendisini frenliyor ve asla onların yaptıklarını ortaya dökerek daha da kaybedebilecekleri bir yola girmelerine izin vermiyor.

 

Çünkü, O kendisine kötülük yapanları dahi iman cephesi adına kazanmanın peşindedir ve yaşadığı şahsi ve bireysel hakların peşine düşerek bunun yok olmasına asla izin vermiyor:

 

“Yusuf (aleyhisselâm) onların bu haset dolu suçlamalarına karşılık içinden “Asıl kötü durumda olan sizlersiniz!” diye geçiriyor fakat bu düşüncesini dışa vurmuyor. Çünkü açıktan söylemesi, hatta mimikleriyle de olsa bu duygusunu belli etmesi uygun olmazdı.

 

Kendine yakışanı yapıyor ve kardeşlerinde bir tepki ve cepheleşme oluşturmuyor. Kelâm-ı nefsî dediğimiz bu tür iç konuşmalardan dolayı insan sorumlu olmaz, hesaba çekilmez. İçinden geçirip duygusunu dışa yansıtmaması, o anda hırsızlıkla itham edildiği hâlde bir tepki vermemesi Hazreti Yusuf’taki (aleyhisselâm) hazm-ı nefsi ve olgunluğu gösteriyor.

 

Yani olumsuz bir davranışa karşı içindeki duygularını ortaya koyarak daha ciddi olumsuzluklar

Bu haberler de ilginizi çekebilir