Kız Çocukları Davası'ndaki akıl almaz ihlaller raporlaştırıldı
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Perşembe, Kasım 14 2024
İtalyan İnsan Hakları Federasyonu, kamuoyunda “Kız Çocukları Davası” ya da “Küçük Kızlar Davası” olarak bilinen 23-27 Eylül tarihleri arasında İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşması görülen dava ile ilgili gözlemci raporunu yayınladı. Davayı, İtalyan İnsan Hakları Federasyonu adına başkan Profesör Antonio Stango takip etmişti.

Raporda, “Savcılar, deliller ve yöneltilen suçlamalar arasında mantıksal bağlantılar bulunmayan iddianameler hazırlama konusunda istikrarlı bir tutum sergilemektedir.” denilirken yargının ideolojik ve siyasi saiklerle hareket ettiğine ve terörle mücadele yasalarının yaygın bir şekilde kötüye kullanıldığına dikkat çekiliyor.
Siyasi içerikli bir dil, komplo teorileri ve başka iddianamelerden kopyalanmış anlatılar
Kız çocukları davasında ‘İddianamedeki Kusurlar ve Usuli Usulsüzlüklere’ dikkat çekilirken ortada doğrulanmış kanıtların olmadığı, iddianamenin 13 polis notuna ve istihbarat notlarına dayandığı dile getiriliyor. Raporda bu usulsüzlüklerin sistemik olarak devam edegeldiğine de dikkat çekiliyor:
“Türkiye’deki savcılık uygulamalarına ilişkin 2023 FIDU raporu gibi raporlar, bu tür kusurların sistematik olduğunu ortaya koymuştur. İddianameler sıklıkla siyasi içerikli bir dil, komplo teorileri ve başka iddianamelerden kopyalanmış anlatılar içermektedir.”
Raporda; “İddianame, gizli suç faaliyetlerinin kanıtı olarak büyük ölçüde WhatsApp ve Telegram gibi popüler dijital iletişim platformlarının kullanımına dayanıyor.” ifadesine yer verilirken çok temel dijital iletişimin suç sayılmasının ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğinin ihlali olduğuna vurgu yapılıyor.
İddianamede sanıklar arasındaki dijital iletişimin gizli faaliyetler olarak resmedildiği fakat savcılığın idd
Federasyon, geçen yıl yayınladığı raporda 118 farklı iddianameyi incelediğini ve sonuç olarak iddianamelerin genellikle makul şüphe oluşturmakta başarısız olduğunu, bunun yerine muğlak ilişkilendirmelere ve spekülatif iddialara dayandığını belirtirken Kız Çocukları Davasının da bunlardan farklı olmadığını belirtiyor. Raporda suçlamaların özel ders vermek, sosyalleşmek ve popüler mesajlaşma uygulamaları aracılığıyla iletişim kurmak gibi yasal eylemler olduğu açıkca ifade ediliyor.
Kız çocukları davasında ‘İddianamedeki Kusurlar ve Usuli Usulsüzlüklere’ dikkat çekilirken ortada doğrulanmış kanıtların olmadığı, iddianamenin 13 polis notuna ve istihbarat notlarına dayandığı dile getiriliyor. Raporda bu usulsüzlüklerin sistemik olarak devam edegeldiğine de dikkat çekiliyor:
“Türkiye’deki savcılık uygulamalarına ilişkin 2023 FIDU raporu gibi raporlar, bu tür kusurların sistematik olduğunu ortaya koymuştur. İddianameler sıklıkla siyasi içerikli bir dil, komplo teorileri ve başka iddianamelerden kopyalanmış anlatılar içermektedir.”
Gizli suç faaliyetleri, WhatsApp ve Telegram’a dayanıyor
Raporda; “İddianame, gizli suç faaliyetlerinin kanıtı olarak büyük ölçüde WhatsApp ve Telegram gibi popüler dijital iletişim platformlarının kullanımına dayanıyor.” ifadesine yer verilirken çok temel dijital iletişimin suç sayılmasının ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğinin ihlali olduğuna vurgu yapılıyor.
İddianamede sanıklar arasındaki dijital iletişimin gizli faaliyetler olarak resmedildiği fakat savcılığın idd
Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kemal Gülen

HARUN TOKAK
Esra Büyükcombak

Numan Yılmaz







