Kürt Kimliğini Doğru Anlamak

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Aralık 16 2024
Samanyoluhaber.com yazarlarından Cuma Karaman, her zaman tartışma konusu olan 'Kürt meselesi' üzerine yazdı.
Son yarım asırda Kürt kimliği üzerinde birçok manipülasyon, ideolojik ve örgütsel dayatma ile asimilasyon ve inkâr politikası zirveye ulaşmış durumda. Bu süreçte, Kürt kimliği hem ulusal hem de uluslararası düzeyde siyasi ve ideolojik çatışmaların merkezine yerleştirilmiştir.

Bir asırdan daha uzun bir süre önce Bediüzzaman Said Nursi, Münazarat adlı eserinde “Ey Türkler ve Kürtler” diyerek bu iki milletin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesini istemiştir. Bu çağrının, aradan geçen onca zamana rağmen güncelliğini koruması dikkat çekicidir. Aynı şekilde, 1911 yılında Şam Emevi Camii’nde verdiği hutbede Araplara, Türklere ve Kürtlere hitap ederek, İslam dünyasının geleceğiyle ilgili önemli tespitlerde bulunmuştur. Bu tespitler, günümüzde yaşanan olayları anlamlandırmada önemli bir rehber niteliğindedir.

Kürt kimliği, tarih boyunca hem bölgesel hem de uluslararası siyasetin önemli bir konusu olmuştur. Ancak zamanla bu kimlik, siyasi ve ideolojik çatışmaların merkezine çekilerek dar bir çerçevede ele alınmıştır. Bu yazıda, ideolojik Kürtçülüğün Kürt kimliği üzerindeki etkileri, Kürtlerin “millet olma” bilinci ve ümmet ruhu bağlamındaki tarihî misyonu ele alınacaktır. Ayrıca, Türkiye özelinde toplumsal barışa yönelik tehditlerin kaynağı olarak yanlış algıların nasıl şekillendiği değerlendirilecektir.

İdeolojik Kürtçülük ve Kürt Kimliği

İdeolojik Kürtçülük, Kürt kimliğinin doğal gelişim sürecini kesintiye uğratan ve onu dar bir ideolojik kalıba hapseden bir harekettir. Kürtlerin binlerce yıllık tarihî ve kültürel birikimi, bu tür bir ideolojik çerçeveye sığmayacak kadar zengindir. Ancak, ideolojik Kürtçülük, etnik kimliği merkezileştirerek Kürtlerin dinî, kültürel ve toplumsal yönlerini arka plana itmiştir. Maalesef bu durum aynı zamanda ulusçuluk olarak Türk kimliği içinde geçerlidir.

Bu haberler de ilginizi çekebilir