Sırlı zarf
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Pazar, Aralık 22 2024
Samanyoluhaber.com yazarlarından Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, bir hatırasını 'Sırlı Zarf' başlığıyla okurlarıyla paylaştı.

1970-76 yılları arasında İzmir’de, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenciydim. Hafta sonları ve tatil günlerinde, müsait olan bir esnaf abimizin arabasıyla, bir iki öğrenci, bir memurla birlikte İzmir’e yakın il ve ilçelere ziyarete giderdik. Bu ziyaretler bazen bir, bazen de iki günlük olurdu.
Gittiğimiz yerlerde, oralardaki arkadaşlarımızı, iş adamlarını ziyaret ederdik. Onları dinlerdik, onlarla bazı konuları paylaşırdık. Yolculuk esnasında da yol arkadaşlarımızla birbirimizi daha iyi tanımış olurduk.
Bu yolculuk ve ziyaretler, hem öğrenciliğimizde hem de asistanlığımız esnasında devam etti. Cuma günü mesaiden sonra çıkıp, pazartesi sabah mesaiye yetişecek şekilde Rize’ye kadar bile gittiğimizi hatırlıyorum.
Ben şahsen bu ziyaretlerden çok şey öğrendim. Yolculuk arkadaşlarımız da bu ziyaretlerin çok kıymetli ve öğretici olduğunu söylerlerdi.
Zaman içinde ve şimdiye kadar da bu ziyaretlerin bu şekilde farklı versiyonlarını yapmaya çalıştık ve halen de yapmaya gayret ediyoruz.
Hiç kimsenin birbirinden hiçbir beklentisi olmadan, samimi bir atmosferde yapılan bu ziyaretler, hakikaten çok verimli oluyordu. Ziyarete gittiğimiz yerlerdeki insanlar da bu gelenlerden farklı şeyler dinliyor, yolculuk arkadaşlarımız da o insanların anlattıkları tecrübelerden dersler çıkarıyorlardı.
Bu yolculuklarımızda, yolumuzun üzerinde olan köy, kaza, şehirlere de uğruyorduk ve zamanımızın müsaitliğine göre, oralarda değişik yaş gruplarındaki ve farklı mesleklerdeki insanları ziyaret ediyorduk. Bu insanların hepsi de örnek şahsiyetlerdi. Hiçbir beklenti ve karşılık olmadan insanlık adına yapılması gereken hizmetleri yapmaya gayret ediyorlardı. Bu çerçeveler içinde ihtiyacı olan öğrenciler için yurt binaları yapıyorlardı, araziler bulup kolejler inşa ediyorlardı. Bizler de bu abilerimizi ve arkadaşlarımızı görüp moral oluyor, motivasyon depoluyorduk.
Bunları yaparken de hiç kimseden bir şey beklemeyip, sadece Allah rızasını kazanmak i
Gittiğimiz yerlerde, oralardaki arkadaşlarımızı, iş adamlarını ziyaret ederdik. Onları dinlerdik, onlarla bazı konuları paylaşırdık. Yolculuk esnasında da yol arkadaşlarımızla birbirimizi daha iyi tanımış olurduk.
Bu yolculuk ve ziyaretler, hem öğrenciliğimizde hem de asistanlığımız esnasında devam etti. Cuma günü mesaiden sonra çıkıp, pazartesi sabah mesaiye yetişecek şekilde Rize’ye kadar bile gittiğimizi hatırlıyorum.
Ben şahsen bu ziyaretlerden çok şey öğrendim. Yolculuk arkadaşlarımız da bu ziyaretlerin çok kıymetli ve öğretici olduğunu söylerlerdi.
Zaman içinde ve şimdiye kadar da bu ziyaretlerin bu şekilde farklı versiyonlarını yapmaya çalıştık ve halen de yapmaya gayret ediyoruz.
Hiç kimsenin birbirinden hiçbir beklentisi olmadan, samimi bir atmosferde yapılan bu ziyaretler, hakikaten çok verimli oluyordu. Ziyarete gittiğimiz yerlerdeki insanlar da bu gelenlerden farklı şeyler dinliyor, yolculuk arkadaşlarımız da o insanların anlattıkları tecrübelerden dersler çıkarıyorlardı.
Bu yolculuklarımızda, yolumuzun üzerinde olan köy, kaza, şehirlere de uğruyorduk ve zamanımızın müsaitliğine göre, oralarda değişik yaş gruplarındaki ve farklı mesleklerdeki insanları ziyaret ediyorduk. Bu insanların hepsi de örnek şahsiyetlerdi. Hiçbir beklenti ve karşılık olmadan insanlık adına yapılması gereken hizmetleri yapmaya gayret ediyorlardı. Bu çerçeveler içinde ihtiyacı olan öğrenciler için yurt binaları yapıyorlardı, araziler bulup kolejler inşa ediyorlardı. Bizler de bu abilerimizi ve arkadaşlarımızı görüp moral oluyor, motivasyon depoluyorduk.
Bunları yaparken de hiç kimseden bir şey beklemeyip, sadece Allah rızasını kazanmak i
Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kemal Gülen

HARUN TOKAK
Esra Büyükcombak

Numan Yılmaz







