Ey Örtüsüne Bürünenler!

Hüseyin Odabaşı

Hüseyin Odabaşı

23 Nis 2024 09:28
  • İdealistlerin, acizlerin veya zayıfların rüyası ve hayalleri olur. Oğuz Kağan rüyasındaki oklar Doğudan Batıya doğru uçuyorlardı. Osman Gazi de Şeyh Edibali’nin evinde uyurken göğsünden çıkıp dalları bütün dünyayı saran bir ağaç gördü. Çünkü Osman Gazi yerleşik hayat geçmiş bir topluluğun reisiydi.  Bu nedenle O’nun rüyasında halkı çadırlarda yaşayan Oğuz Kağan gibi havada uçuşan oklar görmesine gerek yoktu.  

    Peygamberliğin kırkta biri rüya iledir. Yani peygamberlerin(sav) gördüğü rüyalar, vahiy özelliği taşır. Ve çok da tevili, yorumu olmaz. Hz. İbrahim (a.s) rüyasında evladı İsmail'i kurban ederken gördü. Ve bu rüyadır tevili gerekir demeden gördüğü şekilde Oğlunu kurban etmeye götürdü. 

    Ahzap Savaşı’ndan evvel hendek kazılırken parçalanamayan bir kayanın çıktığını Peygamberimize(sav) haber verdiler. Efendimiz(sav) aldı manivelayı taşa, kayaya yukardan aşağı indirdi. Çıkan kıvılcımların arasından hem İran hem de Bizans saltanatının yıkıldığını gördü ve müjdesini verdi. 

    Bu hizmetimizin bidayetinde de ciltleri dolduracak kadar rüyalar, mübeşşiratlar görüldü. Üstadımız rüyasında, Ararat denilen Ağrı dağının parçalandığına şahit oldu. Ve bu rüya vesilesi ile Kuran’ın I'cazını ilan etmek veya ispat etmekle veya şerh etmekle alakalı vazife kendisine verildi.  

    Biz biliyoruz ki “vakıa ı sadıka” denilen rüyalar olduğu gibi “esgasu ahlam” rüyaları da vardır. Melek etkisiyle görülen rüyalar olduğu gibi şeytanların üfürmesi ile de görülen rüyalar... Bu rüyalarımızın hangisinin doğru hangisinin vesvese kaynaklı olduğunu idrak etmek daha çok entüisyonizme (Henri Bergson) yani iç tecrübeye dayanır. İbn i Haldun'a göre ise “doğru rüyanın” kendine göre bazı kriter ve alametleri vardır. Fakat sadık rüyada olsa gördüğümüz rüyalar, peygamberlerin vahiy kaynaklı rüyaları gibi dışımızdakileri bağlamaz. Hatta bizzat gördüğümüz rüyaların çoğu şahsımızı dahi bağlamaz.  Görülen rüyalar dinin şer’i sınırları ile çelişmemesi durumunda ancak değerlendirilebilirler. Onlar motivasyon ve şevk kaynağıdır.  

    Hz. Yusuf (a.s) Efendimiz’in “tevilu’l ehadisi” biraz da rüya tevili ilmine vakıf olmakla alakalıdır. Kralın rüyasını yorumluyor; “7 sene bolluktan sonra gelen 7 senelik kıtlık için hazırlık yapmalısınız” diyor. Her kesin rüyası bulunduğu maddi veya manevî mevki ve makamın etki ve tesir alanı kadardır. Kralın rüyasının etkisi krallık yaptığı memleketin kaderini ilgilendiriyordu. Bu rüya Mısır halkını ilgilendiren bir rüyaydı. 

    Tevilü’l ehadisin önemli bir kısmı da hayatın akışını ve kurallarını idrak edip gerekli tedbirleri alabilmekle alakalıdır. Bu nedenle kendisine Allah tarafından tevilü’l ehadis öğretilen Hz. Yusuf (a.s) sadece rüya tabirine, teviline değil maliye görevine yani rüyayı realize etme görevine de talip oldu. 7 senelik gelecek kurak seneler için 7 sene buğday depoladı. Bazen maliyeden anlamak demek idarecileri dahi idare etme mevkiine yükselmek demektir. Çünkü ekonomi bozulur da tencereler boşalırsa, boş tencereler hükümetleri devirir. Bu nedenle devletin tepesinden tabanına kadar Mısır halkı, Hz. Yusuf’a minnettar oldular ve dinini kabul ettiler.   

    Rüyalar veya hayalin olması iyidir. İyidir iyi olmasına da her durumda rüya görüp hayal kurmak şeytani bir aldanma veya realitelerden kaçmak anlamına da gelebilir. Rüyalar zayıfların tatmini haline gelebilir. Realitelerden kaçıp sığındığımız mağara haline dönüşebilir. Acı veren gerçeklerden kaçmamızı sağlarlar. Dolaysıyla aşırı hayal ve rüya gerçeklerle yüzleşmemize mâni olur. Bir mehdi gelecek ve bizi kurtaracak. Bir inayet eli uzanacak ve zalimlerin saltanatını başlarına yıkacaktır. Eğer bu türden gördüğümüz rüyalar bütün emek ve gayretlerimizden sonra görülüyorsa ona bir şey diyemem. Fakat gayreti olmayan ümmiye, ideal ve rüya büyük bir aldanış ve nedamettir. 

    Her rüya veya hayal pratikle gayretle desteklenmelidir. O zaman rüya görmek morfin vurmaktan başka bir manaya gelir. Evet ağır bir ameliyat geçiriyorsanız rüyaya da, morfine de hayallere de ihtiyaç vardır. Fakat ameliyat bittiyse uyanma ve gerekirse hayata tutuma ve ayağa kalkma vakti gelmiş demektir. 

    “Ey örtüsüne bürünen uyan ve inzar et!” (Müzzemmil,1)  Ne anlamlı bir uyarı, ikaz veya tembihtir, öyle değil mi? İlk vahyi alan Efendimiz(sav) evine gelir Hz. Hatice'ye “zemmiluni zemmiluni zemmiluni” der. “Beni örtünüz, beni örtünüz.” demektir.  Yaşadığı ilk vahyin şokunu atlatmak için yorganına sarılır, yatar. Ama ayet artık; “Ya Muhammet(sav) kalk” diyor. Sanki; bu zaman kadar gördüğün rüyaları ve hayalleri yerine getir, realize et” diyor.    

    Evet bu ağır süreçte memleketlerimizi, vatanımızı terk etmek zorunda kaldık. Gurbet ellere yabancı diyarlara hicret ettik. Fakat hapishanede olanlarımızla beraber çok da rüyalar, mübeşşiratlar, hülyalar gördük. Lakin aradan bunca zaman geçti. Görülen rüyaları realize etmek için irademiz ortaya koyma zamanı gelmedi mi? Rüyalarımızda gördüklerimizi yine rüyalar görerek hayata taşıyamayız. Rüyalar bir plan veya bir projeyse bu planların realize edilmesi, iradelerimizin ortaya konmasına bağlı değil midir?

    Gelecek, rüyalarında gördüklerini realize etmek için yola koyulan babayiğitlerin olacaktır.   İnşaallah!

    Ey süreç örtüsüne bürünenler, ayağa kalkalım ve yollara revan olalım!

    23 Nis 2024 09:28
    YAZARIN SON YAZILARI