Vatansever çete yargı önünde

Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) Hareketi Derneği Genel Başkanı Taner Ünal'ın da aralarında bulunduğu 19 dernek üyesinin yargılanmasına başlandı.

Vatansever çete  yargı önünde

''Girdap Operasyonu'' kapsamında, haklarında dava açılan ve yargılanan sanıklardan, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) Hareketi Derneği Genel Başkanı Taner Ünal'ın da aralarında bulunduğu 9 kişinin tahliyelerine karar verildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar Taner Ünal, Vehbi Şanlı, Yasin Alparslan, Savaş Karabali, Hüseyin Ten, Fatih Koçak, Veli Baz, Mesut Sezer, Mehmet Doğan, İlhami Demirtaş, Ahmet Cinali, Salih Zeki Balaban, Levent Bakıray, Halit Bozdağ Güngör, Ferhat Şahin ile tutuksuz yargılanan sanıklar Recep Köse, Ahmet Yüksel ve Osman Aydoğmuş ile avukatları ve müşteki avukatları katıldı. Sanık Fatih Koçak, VKGB Derneği üyesi olmadığını ve bu dernekten kimseyi tanımadığını belirterek, dernekle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını savundu. Koçak, tarihi eserler konusunda çalışan Yakup Bilir'in, Mersin'de tarihi eserlerin bulunduğu bir bölgeyi iyi bilmesi dolayısıyla kendisinden rehberlik yapmasını istediğini, işi kabul ettiğini ve yaptığı hizmetler nedeniyle Bilir'den, 1 ila 3 bin YTL arasında değişen oranlarda değişik zamanlarda para aldığını söyledi. Daha sonra Bilir'le çalışmayı bıraktığını kaydeden Koçak, Yakup Bilir'in kaçırılması, zorla senet alınması gibi suçlarla ilgisi bulunmadığını ileri sürdü. Sanık Hüseyin Ten ise Taner Ünal'ı tanımadığını ve dernek üyesi de olmadığını kaydetti. ''Yakup Bilir'in, Ahmet Cinali'nin emekli bir albay ve JİTEM mensubu olduğunu kendisine söylediğini'' ifade eden Ten, Bilir'i tehdit ederek herhangi bir senet imzalattırmadığını iddia etti. Sanık Ferhat Şahin de bir eğlence merkezi ve lokantasının bulunduğunu, maddi durumunun çok iyi olduğunu belirterek, tarihi eser kaçakçılığı yapması için bir neden bulunmadığını söyledi. Sanık Vehbi Şanlı ise Türkeli Dergisi okuyucusu olduğunu, 2005 yılında dergide VKGB Derneğinin tüzüğünü okuduğunu ve bunu beğendiği için derneğe üye olduğunu belirtti. Dernek üyeliğinden 4 ay sonra ayrıldığını kaydeden Şanlı, tarihi eser kaçakçılığı ve darp suçlarıyla herhangi bir alakasının bulunmadığını savundu. Sanık Yasin Alparslan da VKGB Derneği üyesi olduğunu ve dernekte Genel Muhasip olarak görev yaptığını ifade ederek, Yakup Bilir ile bir irtibatının bulunmadığını ve üzerine atılı suçların asılsız olduğunu söyledi. Sanık Savaş Karabali ise dernek üyesi olmadığını belirterek, sahte evrak düzenlemediğini, kimseye sahte belge vermediğini, evinde bulunan sahte mühürü ise merakı nedeniyle bir tanıdığından aldığını ileri sürdü. Karabali, dava dosyasında yer verilen 11 adet suç konusu belgenin ise evinde değil, bilgisayarında yapılan incelemede ortaya çıkartıldığını söyledi. Sanık Mehmet Doğan da tarihi eser kaçakçılığı yapmadığını savunarak, yaşadığı bölgede yaşanan tarihi eser kaçakçılıkları ile ilgili olarak jandarma istihbaratında görevli bir üsteğmene bilgi verdiğini kaydetti. Sanık Salih Zeki Balaban ise VKGB Derneğinin varlığını, okuyucusu olduğu Türkeli Dergisinden öğrendiğini belirterek, 2005 yılının Temmuz ayında derneğe üye olduğunu, Şubat 2006'da ise dernek üyeliğinden ayrıldığını belirtti. Üzerine atılı suçları kabul etmeyen Balaban, herhangi bir şekilde ihalelere fesat karıştırmadığını ve üzerinde kalan herhangi bir ihale de bulunmadığını iddia etti. -''TÜRKİYE'NİN ALAMADIĞI GİZLİ SİLAHLARI GETİRTTİM''- Sanık Halit Bozdağ Güngör de sanıklardan sadece Salih Zeki Balaban ile İlhami Demirtaş'ı tanıdığını belirterek, 25 yıldır yurt dışında yaşadığını ve yasal olarak uluslararası silah ticareti yaptığını söyledi. Bazı ülkelerin de devlet temsilciliğini yaptığını kaydeden Güngör, VKGB Derneği üyesi olmadığını, derneğin varlığını dava sürecinde öğrendiğini kaydetti. İsviçre'de bir şirketi bulunduğunu ve bu şirketin ortakları arasında Belçika ve Alman istihbarat başkanlarının da bulunduğunu ileri süren Güngör, sanık Balaban ile telefon görüşmesi yaptığını ancak bu görüşmede konuşulanları devletin güvenliği açısından söyleyemeyeceğini belirtti. ''Türkiye'nin alamadığı her türlü gizli silahı getirtebildiğini ve aldığını'' savunan Güngör, ''Şu anda da Kuzey Irak ile ilgili 3 büyük alım yapıyorum'' diye konuştu. ''İşi kapsamında, C-4 ve A-4 patlayıcıların tamamen yasal yollardan Türkiye'ye sokulduğunu'' ifade eden Güngör, ''yaptığı iş nedeniyle Genelkurmay Başkanlığınca kendisine verilen özel telefonlar kullandığını ve asker korumalar tarafından korunduğunu'' ileri sürdü. Diğer sanıklar Veli Baz, Recep Köse, Mesut Sezer, İlhami Demirtaş, Levent Bakıray, Ahmet Yüksel ve Osman Aydoğmuş da üzerlerine atılı suçları kabul etmedi. Duruşmada söz alan sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyelerine karar verilmesini talep etti. Bazı sanık avukatları ise herhangi bir örgütlü suçun söz konusu olmadığını savunarak, mahkemenin ''görevsizlik'' kararı vermesini talep etti. Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci, bir kısım sanık müdafilerinin mahkemenin ''görevsizlik'' kararı vermesi yönündeki taleplerinin reddine karar verilmesini istedi. Savcı Demirci, sanıklar Taner Ünal, Vehbi Şanlı, Yasin Alparslan, Veli Baz, Mesut Sezer, Mehmet Doğan, İlhami Demirtaş, Salih Zeki Balaban, Levent Bakıray ve Halit Bozdağ Güngör'ün tahliyelerine, tutuklu diğer sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Savcı Salim Demirci, duruşmaya mazeret belirterek katılamayan sanık Mehmet Esen'in ise savunmasının alınması için İzmir Ağır Ceza Mahkemesine yazı yazılmasını istedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, tutuklu sanıklardan Taner Ünal, Yasin Alparslan, Veli Baz, Mesut Sezer, Mehmet Doğan, İlhami Demirtaş, Salih Zeki Balaban, Levent Bakıray ve Halit Bozdağ Güngör'ün tahliyelerine, Vehbi Şanlı, Savaş Karabali, Hüseyin Ten, Fatih Koçak, Ahmet Cinali ve Ferhat Şahin'in tutukluluk hallerinin devamına karar verildiğini açıkladı. Duruşmaya mazeret belirterek katılamayan sanık Mehmet Esen'in savunmasının alınması için İzmir Ağır Ceza Mahkemesine yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme, dava dosyasındaki eksikliklerin tamamlanması için duruşmayı erteledi. Vatansever çete yargı önünde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar Taner Ünal, Vehbi Şanlı, Yasin Alparslan, Savaş Karabali, Hüseyin Ten, Fatih Koçak, Veli Baz, Mesut Sezer, Mehmet Doğan, İlhami Demirtaş, Ahmet Cinali, Salih Zeki Balaban, Levent Bakıray, Halit Bozdağ üngör, Ferhat Şahin ile tutuksuz yargılanan sanıklar Recep Köse, Ahmet Yüksel ve Osman Aydoğmuş ile avukatları ve müşteki avukatları katıldı. Taner Ünal, iddianamede kendisine atfedilen iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak, ''hiçbir şekilde organize suç teşkil edecek bir eyleminin söz konusu olmadığını'' söyledi. Çıkar amaçlı suç örgütü kurmadığını, bu örgüt adına faaliyette bulunmadığını, dernek çatısı altında suç teşkil edecek herhangi bir şey yapmadığını söyleyen Ünal, sanıklardan sadece Ahmet Cinali, Yasin Alparslan, Mesut Sezer, Salih Zeki Balaban ve Vehbi Şanlı'yı tanıdığını, diğer sanıkları ise tanımadığını kaydetti. Hakkında ''vatan, millet ve Atatürk sevgisini kullandığına'' ilişkin iddiada bulunulduğunu dile getiren Ünal, 33 yıldır köşe yazarlığı yaptığını ve 11 yıldır da ''Türkeli'' adlı dergiyi çıkardığını belirterek, Türk kültürü ve tarihi üzerine araştırmaları ve makaleleri bulunduğunu ve bu konularda 70 binin üzerinde kitaba sahip olduğunu ifade etti. Ünal, ''Ben bütün bunları vatan, millet ve Atatürk için yaptım'' diye konuştu. -''BANA İFTİRA ATILDI VE KOMPLO KURULDU''- ''Tarihi ters yüz etmek isteyen ve Atatürk'ü kötüleyen bazı kişilere karşı yazılar yazdığını, bunun üzerine birtakım kişilerin yazılarına müdahale etmek istediklerini'' iddia eden Ünal, ''kendisine iftira atıldığını ve komplo kurulduğunu'' ileri sürdü. Hukuk dışı şeyler yapmak isteyen, derneğin amaç ve faaliyetlerine aykırı davranışlarda bulunan bazı üyelerin dernekten atıldığını ifade eden Ünal, ''derin devletim, paşayım'' diyerek derneğe müdahale etmek isteyen kişilerin de dernekten uzaklaştırıldıklarını söyledi. İddianamede sanık Ahmet Cinali'ye atfedilen suçlarla da bir ilgisinin bulunmadığını ileri süren Ünal, Cinali ile 3 kez yüz yüze görüştüklerini, bunun dışında telefonla görüştüklerini belirtti. Sanık Salih Zeki Balaban'ın ise asker çocuğu olduğunu ve babasına bile ''komutanım'' diye hitap ettiğini kaydeden Ünal, Balaban'ın kendisine bu şekilde hitap etmesinin, herhangi bir örgütsel bağ anlamında yapılmadığını, bunun Balaban'ın, günlük yaşantıdaki hitap şekli olduğunu ifade etti. Sanık Ahmet Cinali ise ''Yakup Bilir'in kaçırıldığı, dövüldüğü ve zorla senet imzalattırıldığı'' iddiasıyla bir ilgisinin olmadığını savunarak, Mersin'de tarihi bir lahit bulunduğu ve bunun Vatikan'a kaçırılacağı duyumu üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunduğunu ancak Mersin Valiliği'nin herhangi bir tarihi lahite rastlanamadığı şeklinde açıklama yaptığını kaydetti. Tarihi eserler konusunda jandarmanın da bilgisi bulunduğunu ileri süren Cinali, tarihi eser koleksiyoncusu olduğunu ifade eden Yakup Bilir ile Hüseyin Ten ve Fatih Koçak arasında tarihi eserlerle ilgili bir ilişkinin bulunduğunu söyledi. Bu kişiler arasında yaşanan sorunun çözülmesi için kendisinin de olaya müdahil olduğunu belirten Cinali, tarihi eserlerle ilgili işe devletin vereceği ikramiyeden faydalanmak için girdiğini savundu. Söz konusu işlerin, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği ve derneğin başkanı Taner Ünal ile herhangi bir bağının ve ilgisinin bulunmadığını belirten Cinali, Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz'in, ''Sen jandarmanın resmi haber elemanı mıydın?'' şeklindeki sorusunu, ''Ben jandarmanın haber elemanı değilim. Vatanım için bütün birimlere çalıştım'' diye yanıtladı. Mahkeme Heyeti Başkanı Karadeniz, duruşmaya öğleden sonra devam etmek üzere ara verildiğini açıkladı. -23 YILDAN 57 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ- Cumhuriyet Savcısı Mehmet Tamöz tarafından açılan davanın iddianamesinde, VKGB Hareketi Derneği Genel Başkanı Taner Ünal'ın da aralarında bulunduğu 19 dernek üyesi hakkında, 23 yıldan 57 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianamede, Taner Ünal ve Ahmet Cinali'nin liderliğinde ve diğer sanıklardan Vehbi Şanlı, Salih Zeki Balaban, Halit Bozdağ Güngör, Mesut Sezer, Savaş Karabali, Levent Bakıray, Yasin Alparslan ve İlhami Demirtaş'ın katılımıyla Nisan 2006 tarihinden VKGB adı altında, TCK'nın 220. maddesinde tanımı yapılan ''suç işlemek amacıyla örgüt kurulduğu'' kaydediliyor. Bu örgütlenmeye, Fatih Koçak, Ferhat Şahin, Veli Baz, Hüseyin Ten, Osman Aydoğmuş, Mehmet Esen ve Recep Köse'nin üye olduklarının anlaşıldığı belirtiliyor. ''Sanıkların suç işlemek amacıyla örgütlenme içinde oldukları Nisan 2006 tarihinden sonra, VKGB Hareketi Derneğinin, düşünce kuruluşu olmaktan çıktığının anlaşıldığı'' ifade edilen iddianamede, ''Sanıkların TCK'nın 220. maddesinde belirtilen örgütlenme içine girmelerinden sonra, söz konusu derneğin toplum önündeki imajını ve gücünü de kullanarak, iş adamlarını koruma adı altında maddi menfaat temin ettikleri, cebir ve tehdit uygulamak suretiyle para aldıkları, izinsiz kazı yapmak ve ticaretini yaparak 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet ettikleri, ihalelere fesat karıştırdıkları, cebir ve tehdit yoluyla baskı kurdukları tespit edilmiştir'' deniliyor. AA
<< Önceki Haber Vatansever çete yargı önünde Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER