Ege Üniversitesi (EÜ)
Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemil Gürgün, "Bu risk, solunum yolu kanserlerine ve sigarayla ilişkili diğer hastalıklara ek olarak vardır." dedi.
Günümüzde sigaranın sağlığa olumsuz etkilerinin giderek artan sıklıkla görüldüğünü kaydeden Doç. Dr. Gürgün, "Uzun dönem sigara içenlerde
ölümlerin yüzde 50'si önlenebilirdir ve bunların da yarısını kardiyovasküler ölümler oluşturur. Bu etki, günlük içilen sigara miktarı ve içim süresiyle doğru orantılıdır. Sigaranın olumsuz etkisi her 2 cinste de görülür ancak kadınlarda biraz daha kuvvetlidir. Sigara içenlerde miyokard enfarktüsü ve kardiyak ölüm riski, içmeyenlere göre erkeklerde 2.7, kadınlarda 4.7 kat fazla bulunmuştur. Çevreden sigara dumanına maruz kalanlarda da
kalp hastalığı riski artmaktadır. Miyokard enfarktüsü geçiren kişilerin sigaraya devamı durumunda ani ölüm riski yükselir. Oysa böyle hastalarda sigaranın bırakılmasını takiben birinci yılda risk yarı yarıya azalmakta, ikinci yıl içinde hiç içmeyenler seviyesine inmektedir." şeklinde konuştu.
Pasif sigara içiminin koroner kalp ve diğer sigarayla hasatlıkların oluşmasını arttırdığını açıklayan Gürgün, "Koroner kalp hastalığı bulunanlarda sigaranın kesilmesiyle kalp ve
damar hastalıklarında belirgin bir azalma gözlenir. Koroner arter hastalarında risk, sigaranın bırakılmasından iki üç yıl sonra risk hiç içmeyenlerle aynı seviyeye iner." diye konuştu.
Sigaranın bıraktırılmasındaki en basit ve genellikle en etkili yöntemin kişinin ikna edilmesi olduğunu vurgulayan Cemil Gürgün, "Sigarayı bırakma sonrası ilk haftalarda görülen sigara yoksunluk semptomlarını azaltmada, nikotin replasman tedavisi etkili olabilmektedir. Sigarayı bırakmada önerilebilecek diğer bir yöntem de uzman bir
danışman veya
psikolog tarafından yönetilen rehabilitasyon programlarına katılımaktır." şeklinde konuştu.