YARI BAĞIMSIZ İSKOÇYA MODELİ


Murat Karayılan ‘İskoç Modeli’nden söz etti. Tepkilerin büyük bir çoğunluğu; “vay, bakın şu terörist başına neler diyor” şeklinde oldu. Şahin Alpay, küfür etmeden, aklıselim bir değerlendirme yaparak, İskoçya ve İrlanda’yı da içine alan Birleşik Krallığın ayrılıkçılık sorunu ve çözüm sürecini anlattı. Kanımızca bunlar tartışılmalı. ‘İskoçya modeli’, ‘Bask yöntemi’, ‘Anadolu yaklaşımı’ gibi seçenekler de irdelenerek çözüm sürecine hız kazandırılmalı. Akademik çalışmamızı İngiltere’de yaptığımız için, zaman zaman İskoçya tarafına da giderdik. Bizdeki sorunsallar bağlamında, ben de sıklıkla Glasgow’a gittiğimi söylemeliyim. İskoç halkının ayrılıkçı düşünceleri var mı, İngiltere’ye nasıl bakıyorlar, yaşamlarından memnunlar mı gibi konular hep merak ettiğim ve ilgi alanıma giren üst başlıklardı. Glasgow’a bu sene içinde bir toplantı için gittiğimizde, havaalanından bizi emekli bir öğretmen karşıladı. Arabaya biner binmez vakit kaybetmeden hemen takıldım ve; “Aman Allah’ım ters taraftan gidiyorsun!” dedim. Ciddi görünüşlü, bilgili ve aynı zamanda da esprili bir adamdı. “Ben doğru taraftan gidiyorum. Ters taraftan giden siz ve Fransızları taklit eden diğer Avrupalılar” dedi. Madem hazır cevap birisi, o zaman biraz daha tahrik etmeyi deneyeyim dedim ve: “Siz de İngilizler tarafından yönetildiğiniz, onların dilini konuştuğunuz için, dünyanın büyük çoğunluğunun yaptığını yanlış buluyor, onları taklit ediyor olmalısınız!” dedim. Beni şöyle süzüp, dudaklarındaki hafif bir gülümseyişle, muzipçe cevapları o da yetiştirmeye başladı ve: “Biz İngilizlerin dilini değil, İskoçça konuşuyoruz. İngilizler bizi değil, biz İngilizleri yönetiyoruz, bakın köken olarak İngiltere Kraliçesi İskoç’tur. Ve son olarak biz kimseyi taklit etmiyoruz, yalnızca doğru olanı yapıyoruz. Şövalyeler bir yolda karşılaştıkları zaman, yolun soluna geçip, hem selamlaşmak, hem de kılıç tutmak için, sağ ellerini karşıdan gelene denk getirmeye çalışırlarmış. Aynı şekilde savaş arabaları da karşılıklı yolun solundan geçerek savaşmışlar ve böyle bir alışkanlığın yerleşmesine neden olmuşlar. Şimdi söyleyin bana hangi taraf ters?” değerlendirmesinde bulundu. Ben sonuna kadar zorlamaya kararlı bir tavırla; “İskoçça dediğiniz, şu bozuk şiveyle konuştuğunuz İngilizce değil mi? Bakın bizde de Kürtler var ve bizim TV’lerimizde, sinema ve tiyatro oyunlarımızda, komik olsun diye, sürekli bozuk şiveyle Türkçe konuşan Kürt, Laz, göçmen, Trakyalı gibi tiplemeler vardır. İngilizler de size aynı şeyi yapıyorlar mı?” dediğimde; “onlar değil, biz onların konuşmalarıyla alay ediyoruz” dedi ve; “ne söylemek istediğini biliyorum. Bizde her şey demokrasi içinde olur. Oy oranı % 20 olan ayrılmayı savunan aşırı milliyetçi bir parti dışında, burada bütünüyle demokrasinin kuraları işler’ anlatımıyla cümlesini sonlandırdı. İskoçların en belirgin özellikleri ulusal gururlarına aşırı düşkünlükleri. Neredeyse tüm tarihleri boyunca İngilizlerle savaşmışlar ve hep yenilmişler. Şehirleri ve kasabaları kendi ulusal kahramanların heykelleri ile dopdolu. Kütüphanelerinde bizim ‘Cin Ali’ serisi gibi ulusal kahramanları Wilim Wallece’nin kitap serileri var. Onunla okumayı, yazmayı ve rakamları öğreniyorlar. Bölgenin eğitim sorumlusu ve meclis üyeleri verdikleri akşam yemeğine ve kokteyle, yerel kıyafetleri ile katılacak kadar da geleneklerine bağlılar. Trafik, eğitim ve güvenlik gerçekten de oldukça iyi. En ücra köyler bile ana yollara, üst-alt geçitlere ve yan yollara sağlıklı bir alt yapı ile bağlanmış. Orduları yok ve bu sayede eğitime bütçenin % 53’ünü ayırmaktalar. Sadece biz, İtalyanlar ve Portekizliler değil, Fransız ve Belçikalılar da eğitim-öğretim koşullarına hayran kaldılar. Kendi dilleri olan Galca’da eğitim alanların bütün masrafları yerel bütçeden karşılanıyor. Kamu da iş için onlara kontenjan ayırıyor. Şu anda Galca bilen kişi sayısı 700 bin civarında. Kentin eğitim sorumlusu gururla “ama dilimizin artık kaybolma tehlikesi yok” diyor. İngilizleri ise hiç ama hiç sevmiyorlar. Peki, İskoçlar bağımsız bir devlet olmak istiyorlar mı? 1707 yılına kadar bağımsız bir İskoçya söz konusu. İskoçya Parlamentosundaki İşçi Partisi, Muhafazakâr Parti ve Liberal Demokratlar tam bağımsızlığa şu an içinde karşılar. 1979’da yapılan halk oylamasında, bağımsız bir parlamento kurulmasına, oylamaya katılanların yalnızca % 33’u ‘evet’ dedi. 1997 de yapılan yeni bir referandumda, halka sorulan ‘İskoçya bağımsız bir parlamentoya sahip olmalı mı?’ Ve ‘İskoç parlamentosunun vergileri değiştirebilme gücü olmalı mı?’ sorularına, halkın büyük bir çoğunluğu ‘evet’ olmalı dediler. 1999 yılında kurulan İskoçya Özerk Parlamentosu, sağlık, eğitim, yerel yönetim, sosyal hizmet, ekonomik kalkınma gibi alanlarda yasama yetkisine sahip. Savunma, maliye ve dış politika konularındaki kararlar ise İngiltere Parlamentosunca veriliyor. Ben bunları neden mi yazım?.. Hiiiiiiiççççç öylesine işte!..
<< Önceki Haber YARI BAĞIMSIZ İSKOÇYA MODELİ Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER