Cafer Solgun: AKP kendisinin merkezinde bulunduğu yeni bir ‘müesses nizam’ oluşturmaya soyundu.

Cafer Solgun: AKP kendisinin merkezinde bulunduğu yeni bir ‘müesses nizam’ oluşturmaya soyundu.

AKP, iktidarının üçüncü döneminde Türkiye’nin demokratik değişim ihtiyacını temsil etme iddiasında bir parti olmaktan hızla uzaklaşarak kendisinin merkezinde bulunduğu yeni bir ‘müesses nizam’ oluşturmaya soyundu. Kendince ‘ele geçirdiğini’ düşündüğü ‘Eski Türkiye’nin kurumlarıyla uzlaştı. Daha da önemlisi o anlayışla yönetmeyi tercih eden bir yola girdi.

YÖK’ü kaldırmayı vaat etmişti; YÖK’ün üniversiteler üzerindeki kontrolünü arttırdı. MGK’ya karşıydı; MGK’daki oturma düzenini değiştirmenin ötesine gitmedi. Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili ‘kaldırılsın’ veya ‘özerkleştirilsin’ taleplerini not eden ve “Diyanet’i kaldırmayı tartışmalıyız” diyen bir partiydi, sonra bu talepleri dillendireni neredeyse ‘din düşmanı’ olarak meydanlarda yaftalamaya başladı. Cumhurbaşkanlığının yetkilerinden şikâyetçiydi; ‘yetmez, bizim reisi başkan yapacağız’ demeyi siyasi varlığının yegâne sebebi haline getirdi. Ergenekon, Balyoz, ‘faili meçhul’ ve JİTEM davalarıyla askeri vesayeti sonlandıracağını iddia etti; bu davaların üzerini kapattı. ‘Kul hakkı’ diyen, rüşvet ve yolsuzluk çarkını bozan parti olmak iddiasındaydı; hakkında ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk iddialarını buharlaştırmak için ortalığı birbirine kattı. Bu listeyi daha da uzatmak mümkün ama herhalde bu kadarı da AKP’nin geldiği noktayı özetlemektedir.

İşleyen bir demokraside söyleyecek sözü, yapacak icraatı kalmamış parti, olağan biçimde iktidardan düşer. Kendini yenileme becerisi gösterirse yeniden talip olur. Demokrasi kazanır. İktidara gelen partiler de bunu bilir. İktidar olmayı ya da iktidarda kalmayı siyaseten hedefler ama bunu ülkenin ‘kaderi’ görmez. “Benden öncesi yok, sonrası da olmayacak” türü patolojik saplantılara kapılmaz.

Ne var ki AKP, iktidarda kalmayı ülkeyi her açıdan kendisiyle beraber çok kötü bir noktaya sürüklemesine, Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘Türk Tipi Başkan’ yapmak dışında söyleyecek sözü kalmamış bir parti haline gelmesine rağmen kendisini iktidara mahkûm ve mecbur sayıyor. Kendisinin de değil, Erdoğan’ın ‘kaderini’ Türkiye’nin kaderi sanıyor. Dahası, bunu dayatıyor.

...

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
<< Önceki Haber Cafer Solgun: AKP kendisinin merkezinde bulunduğu yeni... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER