Döviz daha da yükselir mi?

Dünya ekonomisinde tabiri caizse sapla saman birbirine karıştı.

Döviz daha da yükselir mi?

Gelişmiş ülkeler dünya ekonomik liginde alt sıralara inerken gelişen ülkeler üst sıralara çıkma yarışını sürdürüyor. Türkiye de bu yarışın içinde emin adımlarla ilerliyor. Yılbaşından bu yana Merkez Bankası (MB), günün ekonomik şartları çerçevesinde para politikası uygulamasında birkaç kez değişiklik yaptı. Ekonomide istikrarlı büyümeyi sağlama ve cari açığın önlenmesiyle ilgili, parayı daraltıcı enstrümanları uygulamaya koydu. Yaz aylarına doğru, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa'da Euro Bölgesi ülkelerinde finansal krizin etkisinin artmasıyla dış piyasalardaki daralmaya karşı da önlemler almakta gecikmedi. Genel seçim, MB başkanının değişmesi sırasında ekonomik ve siyasî istikrardan taviz verilmedi. Cari açıktaki yükselişin önüne geçmek için aldığı önlemler çerçevesinde, önce TL'nin değer kaybetmesine izin verdi. Enflasyondaki yükselişi geçince de, esnek faiz politikası uygulayarak Türk Lirası'nı (TL) desteklemeye başladı. Bu sırada döviz fiyatları yükselişe geçti. Bir kısım yabancı yatırımcının içerideki portföy yatırımlarında satışa geçip dövize yönelmesi de döviz fiyatlarının tırmanışında etkili oldu. MB döviz fiyatı ve faiz oranlarındaki yükselişi önlemek amacıyla önce faizin artışını frenleyerek, döviz kurlarının belirli bir seviyeye yükselmesine göz yumdu. Bir süre sonra da döviz fiyatlarındaki yükselişin, enflasyona olumsuz yansımasını önlemek amacıyla da günlük döviz satış ihaleleri düzenledi. Bir aydan beri MB TL borçlanma maliyeti günlük belirleniyor. TL değer kaybettiğinde, söz konusu borçlanma maliyeti, belirlenen faiz koridorunun üst sınırı olan yüzde 12,5'e doğru yükseliyor. Merkez Bankası'nın hafta içindeki Para Politikası Kurulu toplantısında para piyasalarında uygulanan mevcut yöntemde bir değişiklik bekleniyordu. MB söz konusu toplantıda bir değişiklik yapmadığını duyurdu. Aynı saatlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin ekonomik görünümünü Pozitif'ten Durağan'a çevirdi. Bunun piyasalara etkisi oldukça sınırlı oldu. Euro Bölgesi'nde finansal krizin etkisi sürüyor. O bölgede büyük bir likidite sorunu yaşanıyor. Euro Bölgesi'nde para birliğinin sürdürülüp sürdürülemeyeceği henüz belli değil. Dağılma sürecinin dünya ekonomisindeki etkilerini kestirmek de pek mümkün görünmüyor. Böyle bir ortamda MB'nin fiyat istikrarını sürdürme amaçlı çabaları göz ardı edilerek, faiz artırımı bekleyenler var. Ayrıca, MB'nin enflasyonda 2 puanlık sapma olduğu ve hedefi tutturamadığı belirtilerek eleştiriliyor. Ancak, politika faizi 2 puan artırılsa, piyasadaki fiyatlamaların çok mu farklı olacağını söylemek mümkün değil. O takdirde belki gelecek yılın ilk çeyreğinde, hem enflasyonda hem de cari açıkta belirgin düşüşler görülebilir. Türkiye ekonomisi 2012'de önemli ölçüde küçülebilir. Bugün faiz artırımı isteyenler, o zaman da MB'yi faiz düşürmüyor diye topa tutacaklar. MB'nin hedefinin fiyat istikrarı ve enflasyonla mücadele olduğunu ve bu konuda taviz verilmeyeceğini sık sık tekrarladığı da biliniyor. Bu çerçevede MB önümüzdeki süreçte TL'nin değer kaybının daha ciddi boyutlara ulaşmaması konusunda yeni önlemler alabilir. Nitekim MB dünkü açıklamasında piyasadaki likiditeyi dengeleyici uygulamayı devreye koydu. Ayrıca, döviz sıkıntısı olmadığını, bankaların TL munzam karşılığında TL yerine döviz bıraktıklarını belirtti. Buradan da MB'nin TL'nin daha fazla değer kaybına izin vermeme konusunda kararlı olduğu anlaşılıyor. Bu nedenle dövizde ay sonunda pozisyon kapatma işlemlerinden kaynaklanan yükseliş yerini yeniden gerilemeye bırakabilir. Merkez Bankası'nın, uyguladığı politikanın etkilerini görmek için sabırlı olmak gerekiyor. M. Ali Yıldırımtürk - Zaman
<< Önceki Haber Döviz daha da yükselir mi? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER