Gramofon aşkı, kafe açtırdı


Ankara Samanpazarı'nda bulunan gramofon kafede vatandaşlar plak sesleri arasında çaylarını yudumluyor. Gramofonun gözüne, kulağına ve gönlüne iyi geldiğini aktaran kafenin sahibi Ali Olcay, oluşturduğu sanatçı köşeleriyle onların anısını yaşatıyor. Gramofon tamiriyle de uğraşan Olcay, "Yaptığım iş bana ses veriyor." ifadelerini kullandı.

Samanpazarı Koyun Pazarı Sokak'ta ıhlamur kokusunun ve plak sesinin yükseldiği gramofon kafede, Orhan Gencebay, Aşık Veysel, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Cem Karaca, Barış Manço gibi sanatçıların plakları çalınırken, bazı zamanlarda canlı müzik hizmeti veriliyor. Yemek menüsünün de plak şeklinde olduğu kafede, ayrıca masa ve duvarlar sanatçıların fotoğrafları ve çeşitli enstrümanlarla donatılmış.

Otantik bir havası olanın kafeye girişte ziyaretçileri 1940 model borulu gramofon karşılıyor. Kendine has mekanizmasıyla çalışan gramofona ses veren kafenin sahibi Ali Olcay, kafede oluşturdukları sanatçı köşelerinden bahsetti. Aşık Veysel'in köşesini anlatan Ali Olcay, sanatçının o dönem çekilmiş fotoğraflarını gösterdi. Orhan Gencebay köşesiyle ilgili de bilgi veren Olcay, bir fotoğrafın anısını paylaştı. Olcay, 2009 yılında sanatçının portresini yaptırdığını ifade ederek, bir karşılaşmalarında Gencebay'ın portreyi imzaladığını kaydetti.

"YAPTIĞIM İŞ BANA SES VERİYOR"

Kendini 'Gramofoncu Ali' diye tanıtan Olcay, iş hayatına inşaatlarda amelelik yaparak başladığını anlattı. Ankara Siteler'de bir ustanın yanında çıraklık yaptıktan sonra mobilya imalat işine giren Olcay, 1998 yılında gramofon ile tanıştığını aktardı. 'Yaptığım iş bana ses veriyor' diyen Olcay, "Her gramofonun tamir işini bitirdiğimde plağı dinlemek beni çok heyecanlandırır. Aynı heyecanla devam ediyorum." ifadelerini kullandı.

Kafenin yan sokağında gramofon tamiriyle uğraştığı bir dükkanının olduğunu söyleyen Olcay, iş adamı arkadaşı Turgay Ercan vasıtasıyla kafenin açılışını düşündüğünü anlattı. Olcay, şunları kaydetti: "Turgay bey bu işlere meraklı olduğu için sık sık buralara gelmeye başladı o dönemlerde. Her geldiğinde bana 'senin çok gelip gidenin var, çay ocağı açsan bu işten daha fazla para kazanırsın' dedi. Bu muhabbetle başladı gramofon kafe. Çünkü çok ziyaretçim gelir giderdi. Gelen giden insanlara çay, kahve ısmarla. Sonra bizim oradaki çaycıya o günün parasıyla 2 bin 900 lira çay borcum olmuştu. Sonra bu dükkanın olduğu yer boşalınca biz de bu dükkanı tuttuk. Burayı da ne yapalım diye düşünürken, gelip giden misafirlerimiz de çok olduğu için kafe yapalım, dedik. En azından kendi çayımızı, kahvemizi kendimiz yapalım, gelip giden insanlarla bunu paylaşmış oluruz."

Kafeye gelen gençlerin eski müziği, eski kültürü tanımaya, annesinin babasının dinlediği müziği dinlemeye oldukça meraklı olduğuna işaret eden Olcay, "Yaşlılar gelip anılarını tazeliyor, gençler de gelip yaşlıların yaşadığı anıları anmak istiyor." dedi. Kafede yaz ve kışa göre yiyecek içeceklerde farklılıklar olduğunu söyleyen Olcay, "Kışlık, kış çayımız var, sobamız yanıyor. Sobanın üzerinde ıhlamur yapıyoruz. Köfte, mantı, el açması gözlememiz var. Otantik olsun diye fazla çeşide de girmiyoruz. Kalenin atmosferinde yemek içmeyi bu şekilde yapıyoruz." şeklinde konuştu.

"ZEKİ MÜREN, BARIŞ MANÇO KÖŞESİ"

Kafede bir köşeyi bazı sanatçıların fotoğraflarıyla donatan Olcay, "Başta Mustafa Kemal Atatürk'ün, Zeki Müren köşesi, Münir Nurettin köşesi, Orhan Gencebay, Aşık Veysel, Cem Karaca, Barış Manço köşesi var. Masamızdaki örtüler de aynı şekilde tamamen otantik geçmiş dönemdeki sanatçılardan günümüze kadar gelenlerle masa örtülerine de baskı yaptırdık." diye konuştu.

"ANTALYA'YA KADAR GİTTİM, HEMEN O FONOGRAFI ALIP GELDİM"

Kafede yeme içme hizmeti dışında gramofon ve plak satışı da gerçekleştirdiklerini söyleyen Olcay, şunları kaydetti :"Pikap, lambalı radyolar, onlardan da alıp satıyorum. Ben tamir işini yapmazsam rahat edemiyorum. En huzurlu halim benim atölyedeki halimdir. Bizim burada 1860'lardaki yapılmış olan gramofondan önceki, fonograftan veya fotoğraf makinesinden tutun 1970'lere kadar yapılmış olan bütün müzik çalarlar hepsi de mevcuttur. 150 yıllık eşyalarımız da var. Günümüz teknolojisinden de yararlanıyoruz. İnsanlar telefonlarından resim gönderiyorlar. Bakıyorum, çok nadir, özel bir şey. Geçen gün Antalya'ya kadar gittim. Oradan hemen o fonografı alıp geldim. Önemli, çünkü kovan plak çalıyor. Çok da nadir çıktığı için Antalya'dan bir gecede alıp geldim. Bu iş sevgiyle, aşkla yapılınca güzel olur."

Ali Olcay, insanların kafede bir şeyler dinlemekten keyif aldıklarını belirterek, "Bizim burası daha çok kafelikten öte bir dergah gibi. İnsanların gelip burada huzur bulduklarını düşünüyorum." dedi.





CİHAN
<< Önceki Haber Gramofon aşkı, kafe açtırdı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER