On Üç, On Dört, On Beş...Yorum

Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde yazdığı yazılarla ülke gündeminin karanlıkta kalan yüzünü aydınlatmaya çalışan yazar bugünkü yazısında ise son üç gün ile ilgili ilginç tesbitlerde bulunmuş.

On Üç, On Dört, On Beş...Yorum

İşte yazarın o yazısı... 13 MAYIS: Hatırlayalım. Futbolumuzun Bir Nevi BaykalHaluk Ulusoy'un önü CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru sayesinde açılmıştı. Anayasa Mahkemesi 5 Ocak 2006'da futbol federasyonu başkanları için yüksekokul mezunu olma şartını ortadan kaldırırken CHP de AKP iktidarına "gol atmış" oluyordu! Ulusoy'un babası gibi G.Saray'lı oğlu 2006'nın 14 Mayıs akşamı son dakikalarda gelen şampiyonluk nedeniyle sevinçten bayılmıştı. Aradan tam bir yıl geçmişti: Pazar günü İzmir'deki ulusalcı-laikçi-solcu ayran kabartma mitinginde Baykal da olay yerindeydi. Ulusoy için ise 13 Mayıs akşamının pek hoş bir hatırası olduğu söylenemezdi. İlahi adalet tecelli ediyor; Fenerbahçe İzmir Atatürk Stadı'nda "her şeye rağmen" şampiyon oluyordu. Marifet, bir sezon boyu yaşanan acı gerçeklere rağmen sızlanmak değil, kumpası yenebilmekti. Sonuçta öyle de oldu. "100. Yıl Şampiyonluğu"nun gerçek anlamı budur. "Siyasetimizin Ulusoy'u" Baykal'a gelirsek: "İşte Atam İzmir" diye sunulan devasa "Gündoğdu Mitingi"nde kürsüden inen Tuncay Özkan'a sarılarak tebrik etmesi, CHP liderinin Kanaltürk'ün sahibine 'Mazeretim Var Asabiyim Ben' Unvanı verdiğinin işaretidir... Tandoğan ve Çağlayan'ın aslında ne olduğunu göremeyenler herhalde İzmir mitingindeki CHP damgasını fark etmişlerdir. Laiklik kisvesi altında solu birleştirme çabalarına rağmen İzmir'de Baykal ile Sezer yan yana dahi gelemediler. (Baykal son günlerde "Ecevit'e ihtiyacımız var" deyip duruyor. Demek ki neymiş? "En iyi Ecevit, hayatta olmayan Ecevit"miş!) Üç mitingin de arka planında Ankara'nın Kaybedenler'i vardı. Mitingdeki gözde sloganlardan birinin "Ne ABD, ne AB tam Bağımsız Türkiye" olması kimseyi yanıltmasın. İzmir'in o büyük kalabalıkları farkında olmayabilir; ama bu "ters köşe" slogan pek elverişli bir kamuflajdır. Dikkat ediniz, perde arkasındaki Kalıntılar'ı can evlerinden vuran, tam bir yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız stratejik kimliğini kazanmış olmasıdır! *** 14 MAYIS: Siyasi tarihimize 1950'de "Demokrasi Bayramı" olarak geçmişti. Adnan Menderes'in DP'si "Yeter Söz Milletindir" sloganıyla "Tek Adam" İsmet Paşa'yı devirdi. ABD'ye göbeğinden bağlı Gizli İktidar bunun acısını on yıl sonra darbe yapıp üç mazlum insanı asarak çıkaracaktı... Dün -hak etmedikleri- 14 Mayıs Bayramı'nı kutlayan "Yeter Söz Devletindir"cilerin "Türedi DP"si yani DYP ve Anavatan ikilisi; şimdilerde Menderes'in ruhuna azap veren/İsmet Paşa'yı yattığı yerde mutlu eden işlere imza atıyorlar. Kimse unutmasın, bu millet bir kez daha "Yeter" demekten aciz değildir... Yapay birleşmeden bir netice çıkmayacağını Mehmet Ağar da gayet iyi biliyor. Peki, ya Güniz Sokak ümitli mi "CHP Çizgisindeki DP"den? Son "baba kulis"e göre; Demirel, birleşme hakkında fikrini soran ziyaretçisi tanınmış işadamına "Birleşmeyi tesis ettik. Maalesef, sinerji yaratamadık" diye yakınmış! Haberiniz ola... *** 15 MAYIS: Henüz kamuoyunca algılanamasa da, detayları hiç bilinmese de gerçek bir dönüm noktası olan son derece çarpıcı bir tarihin adıdır: "15 Mayıs" 2006: Bir yıl önce bugün Ankara 1944'ten beri Türkiye'nin kaderine hükmeden ABD'yi devreden çıkardı. "Eksen Değişikliği"ni yok sayarak/göz ardı ederek Türkiye'de olup biteni anlamak ve doğru yorumlamak kesinlikle mümkün değil... Siyaset bilimci bir rektör/profesör, Radikal'in dünkü nüshasında "Cumhurbaşkanı seçimi yine aynı yola girerse AKP'ye askerden 'muhtıradan fazlası' gelir. Genç Subaylar ayaklanabilir" diyordu. Bu tür laikçi "korkutmalar" tümüyle gerçek dışıdır, hurafedir. Türkiye, bağımsızlık ve demokrasi yolundan geriye dönmeyecektir. Tamer Korkmaz/Zaman
<< Önceki Haber On Üç, On Dört, On Beş...Yorum Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER