(...)

Cumhuriyet ve Taraf’ı alkışlıyorum. Akın İpek’e yönelik operasyona karşı tepkilerini “ama”sız ve “fakat”sız ortaya koydular. Doğru olan budur. Zira bugün, Akın İpek’e “Paralel terör örgütünün finansörü” diyenler, yarın başkalarını, “HDP Genel Başkanı’nı televizyona çıkarttınız” diye “PKK tetikçisi” ilân edebilirler ya da “28 Şubat darbesinin medya kolu” diye gözaltı kararı çıkarırlar. MİT TIR’ları haberini veren “casus” olur; yolsuzluk haberi yapan herkes “darbeci” sayılır.

Esas olan hepimizin, hukuk devleti çerçevesinde somut delillere göre değerlendirme yapması, ön kabul ve peşin hükümlerden kaçınmasıdır.

 

Bugün ona yarın size

 

Akın İpek’e yönelik operasyonu kınayan “Aydınlar Bildirisi” için benden de imza istediler. Bildirinin sonunda Alman İlâhiyatçı Martin Niemöller’in sözleri yer alıyor: “Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim çünkü komünist değildim. Sonra Yahudiler için geldiler; bir şey demedim çünkü Yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldiler; bir şey demedim çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikler için geldiler; bir şey demedim çünkü Katolik değildim.

Ve sonra benim için geldiklerinde ise çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı.”

Bugün “Ben paralelci değilim” diye düşünebilirsiniz; cadı avının argümanlarını kullanmakta beis görmeyebilirsiniz. Ama yarın sabah sizin de kapınız çalınır. (Günümüzde artık kapı çalınınca karşınızda sütçü olmuyor.) “Rejim düşmanı” gerekçesiyle arandığınızı hayretle öğrenebilirsiniz.

Suskun kalarak, göz yumarak, yol verdiğiniz dikta rejimlerinde, tokmak, her an herkesin kafasına inebilir.

(...)