Baykal'ın Köşk seçimi için formülü

CHP Lideri: Rejim açısından kaygılanacak bir durum yok.

Baykal'ın Köşk seçimi için formülü

Bayram sohbetleriyle iç ve dış siyasetin nabzını tutan Zaman'ın bugünkü konuğu CHP lideri Deniz Baykal. Bayram namazı dönüşünde bayiden gazete alan Deniz Baykal, Zaman için “Türkiye’nin en ciddi gazetesi” ifadesini kullandı. Türkiye'nin öncelikli gündemi haline gelen cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Baykal, zaman zaman ortaya koyduğu 'rejim hassasiyeti'nin yanlış anlaşıldığını belirtiyor. Rejim açısından 'kaygılanacak bir nokta, yüksek telaş gerektirecek bir durum' olmadığını vurgularken, 'Anayasa, hukuk ve demokrasi içinde' politika izlediklerinin altını çiziyor. Toplumun da, 'sıra dışı, sistem dışı' bir bekleyiş içinde olmadığını kaydeden anamuhalefet lideri, amaçlarını şöyle özetliyor: "Biz, demokrasiyi işletmek istiyoruz. Demokrasinin gerekleri ile anayasal düzenin uyum içinde olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Cumhuriyet'in birikimi ile demokrasinin gereklerini kaynaştırmak istiyoruz." CHP'nin muhalefet biçimine ilişkin dışarıdan gelen talepleri de değerlendiren Baykal, "Hukuk içinde, demokrasi içinde gereğini yapıyoruz. Görevler yüklerler, bekleyişler ifade ederler. Doğaldır. Biz CHP olarak, görevimizi, çalışmalarımızı Anayasa, hukuk, demokrasi anlayışı içinde götürüyoruz. Bunun dışında bir arayışımız söz konusu değil." diye konuştu. Baykal, toplumun da, 'sıra dışı, olağan dışı, sistem dışı' bir talep ve bekleyiş içinde olmadığını vurguladı. Bunun altında CHP'nin tutumunun yattığını savunan Baykal, halkı yanlış beklentilere yönlendirmediklerini ifade etti. Baykal, "Bunu daima yaptık. Bir ülkenin bütünlüğünü, demokratik sistemin işlerliğini, insanların inançlarına, yaşam biçimlerine saygı gösterilmesi konusundaki taleplerini daima göz önünde bulundurarak siyaset götürdük. Bu anlayış Türkiye'de temel anlayış haline gelmiştir. Marjinal dayatmalar, etkisiz kalmıştır. Demokratik rejimi sıkıntıya sokacak dayatmalar etkisiz kalmıştır." şeklinde konuştu. Meselenin, toplumu rahatlatacak işbirliği ve uyum ortamının sağlanması olduğunu kaydeden Baykal, iktidarın buna katkı vermesini istedi. Anamuhalefet lideri, bir kez daha Başbakan Tayyip Erdoğan'a 'Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeç' çağrısında bulunurken, hukuki ve siyasi şartların bir uzlaşmayı gerekli kıldığını savundu: "Dayatma ve zorlama çok yanlış olur. Geldiğimiz noktada böyle bir uzlaşmanın en uygun yaklaşım olduğu anlaşılıyor. Toplum da talep ediyor. İktidara esas itibarıyla büyük görev düşüyor. Cumhurbaşkanlığı gibi bütün toplumu ilgilendiren bir büyük konu toplumu dışlamayacak, tahrik etmeyecek, çoğunluk için kabul edilebilir bir anlayış içine girmelidir. Topluma bu konuda güven vermelidir. Dayatmacı bir anlayış içinde olmadığını göstermelidir." Baykal'dan Köşk seçimi için formül Baykal, cumhurbaşkanlığına kimin seçileceğinin, uzlaşma anlayışında birleşilmesinden sonra ele alınabileceğini ileri sürdü. Bu konuda izlenmesini istediği süreci de şöyle anlattı: "Başbakan'ın, Parlamento'da uzlaşma ile yapma kararını iç dünyasında alması lazım. O bu noktaya gelirse, ondan sonra uzlaşmada isim söz konusu olmadan cumhurbaşkanında nelerin önemli olduğunda bir mutabakata varılır. Bir ortak anlayışa çalışılır. İsimlendirme aşamasına daha sonra geçilir. Oturulur bakılır ondan sonra. Nasıl bir cumhurbaşkanı, hangi özellikleri olmalıdır, herkes anlayışını ortaya koyar, ortak anlayış şekillendirilir. Daha sonra içine girecek isimlere bakılır. Önce bir mutabakatı görmek lazım, varsa diğer aşamalar götürülür." Başörtüsü diye bir problem yok Baykal, 2007 bütçesinin görüşmeleri sırasında 'başörtüsü' etrafında yaşanan tartışmalara ve kendisine yönelik suçlamalara da açıklık getirdi. Olayı 'Anayasa'nın sahiplenilmesi, savunulması ve işletilmesi' noktasında toplamaya çalıştığını anlatan Baykal, Meclis'te o gün yaşananları şöyle anlattı: "Başbakan bir süre önce bu konularda CHP'ye karşı büyük bir haksızlık yaptı. 'Cumhurbaşkanlığıma, eşimin başörtüsü nedeniyle karşı çıkıyorlar.' dedi. 'Bu CHP zihniyeti' diye bir konuşma yaptı. Bunu duyunca ben çok üzüldüm. Bir başbakanın yapmaması gereken bir 'çarpıtma' olarak gördüm. Bir cumhurbaşkanlığı tartışması yapıyoruz. Olayın kılık-kıyafet tartışmasının ötesinde bir konu olduğunu anlatmaya çalıştım. Eşinin kıyafetini gündeme getirmemiş olsaydı, bunu Meclis'te anmayı aklımın kenarından geçirmezdim. Biz, CHP'ye yapılan haksız bir suçlamaya cevap sadedinde değerlendirme yaptık. Söylediğimiz net: Hiçbir hanımefendinin kıyafeti kocasının günahını ortadan kaldırmaz." CHP'nin Meclis'teki grup toplantılarına başörtülü kadınların gelmesine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Baykal, "Biz, insanımızın kültürünü, yaşam biçimini, değerlerini saygıyla karşılayan ve insanımızı daha ileri götürmeye, daha özgür, müreffeh bir noktaya getirmeye çalışan bir partiyiz. İnsanımızın kendi dünyasıyla, değerleriyle, yaşam biçimiyle çatışma, kavga anlayışında hiçbir zaman olmayız." dedi. Grup toplantılarından birine Bilecik'ten başörtülü kadınların geldiğini aktaran Baykal, "Yadırgıyorlar. Bilecik'ten atlamış gelmişler. Bunlar bizim insanımız. Bizim toplantımıza gelen kadınlar da AKP'ye gidenler de saygıdeğer kadınlar. Kılık kıyafetinden dolayı yargılanması, kılık kıyafetinden aklanması kadar yanlıştır. Bizim geleneğimiz bunlar. Türkiye'de bu tartışma ile meşgul olacak başörtüsü diye bir problem yok. Milyonlarca insan başörtüsü ile hayatını götürüyor. Kadınlarımızın kılık kıyafetiyle ilgili bir tartışma mı var? Bu, başbakanın gündeme getirdiği tartışma. Bununla meşgul değiliz." diye konuştu. Takva'ya gidecek CHP lideri Baykal, fırsat buldukça sinemaya gidiyor. Seyretmeyi planladığı filmler arasında son dönemde vizyona giren Takva, Dordurmam Gaymak ve Beynelmilel gibi Türk filmleri de bulunuyor. Baykal, bayramla ilgili düşüncelerini ise şöyle anlattı: "Bayram, bence aile, sevgi, dostluk, dayanışma, paylaşma... İnsan topluma yeni bir gözle bakar, bir paylaşma anlayışı ile bakar. Cemaat duygusunun içine girer, toplumun bir parçası olur. Aslında her gün birbirimizi, karşılaştığımızda selamlamamız lazım. Bayramda bir muhasebe yapılır. İç bakış, içe yöneliş, yolculuk anlamını da taşır. Ortada her bayramın kendine özgü bir çıkış noktası var, geleneği var." Mustafa Ünal - Süleyman Kurt / Zaman
<< Önceki Haber Baykal'ın Köşk seçimi için formülü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER